Paylaş |
|
Tweet |
Uzmanlar, çoğu ilacın esasında bulunan nebatların çaylarının da birer şifa kaynağı olduğunu belirtiyor.
Uzmanlar, çoğu ilacın esasında bulunan nebatların çaylarının da birer şifa kaynağı olduğunu belirtiyor. Nebatlarla rehabilitasyonun her zaman için ilaç rehabilitasyonundan daha uzun süreceğini belirten uzmanlar, “Nebatlar hastalığa tutulmadan evvel tedbir olarak kullanılmaya başlanmalı, kolay hastalıklar nebat çayları, kompresler ve nebatlardan yapılmış yağlarla rehabilitasyon edilmeli. Ciddi hastalıklarda da hekimin verdiği rehabilitasyona paralel olarak nebatlardan faydalanılabilir” dedi.
Tabiatta şifalı bir çok nebattan şifalı çaylar elde edilebileceğini kaydolan uzmanlar, nebat çayı hazırlarken de şu önerilerde bulundu: “Nebat çayı hazırlarken özellikle taze kaynamış klorsuz su kullanılmalı. Bir Hayli hastalıkta klorun hasarlı olduğu tespit etilmiştir. Suyunuzu kaynattıktan sonra bir iki dakika dinlendirin. Porselen bir demliğe evvel çayını yapacağınız nebatı koyun ve üzerine lüzumlu ölçüde su ilave edin. Genellikle 1 tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ot için dörtte bir litre su kullanmak gerekir. Çayın demlenmesi için 2-5 dakika yeterlidir. Kök nebatlardan çay yapacağınız zaman zencefil, havlıcan gibi aynı ölçüde su ve nebatı beraber cezveye koyup kaynatma yoluyla çayınızı yapabilirsiniz.”
Ihlamur: Soğuk algınlığına ve öksürüğe karşı en tesirli ve en yaygın olarak kullanılan natürel ilaçlardan biri olan ıhlamur, uykusuzluk, spazm ve kan dolaşımı bozukluklarında da kullanılır. Özellikle akşam saatlerinde fazla içmemeye dikkat etmek gerekir, zira fazla ölçüde alındığında uykusuzluğa neden olabilir. Yapraklarında çok ölçüde klorofil taşımasından dolayı anemi vaziyetinde kullanılmasında fayda vardır. Öbür çaylarda olduğu gibi ıhlamuru da hazırladığınız zaman için ve bir daha kaynatmayın. Zira uzun vakit kaynatılıp içilen ıhlamur size verimden çok hasar verebilir.Yogi Çayı: Hintli yogilerin içtiği baharatlı bir çay. Bütün de kış mevsimine uygun, başka bir deyişle ısıtıcı. Ayurvedik bir çay yogi çayı ve yoğun baharatların karışımından oluşuyor. Bu çayı hazırlamak için minik bir tencereye bir parça kabuk tarçın, 4-5 kakule tanesi, 1 minik kök zencefil, 2 karanfil ve 4-5 adet tane karabiber koyun. Üzerine 2 su kadehi su ilave edip 5 dakika kadar kaynattıktan sonra dilerseniz içine 1 tatlı kaşığı siyah çay ilave edip azıcık demlendirip süzün. Dilerseniz sütle karıştırıp için.Isırgan: Isırgan, bir hayli rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar bahçelerde bol ölçüde yetişen bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarına, mide, bağırsak, böbrek, romatizma ve gut hastalıklarına iyi kazanç. Ayrıca nefrit, sarılık, idrar yolları taşları ve özellikle kansere karşı günde 3-4 fincan ısırgan otu çayı çok faydalıdır. Isırgan çayını hazırlamak için şahıs başına bir tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ısırgan otu yeterlidir.Biberiye: Bu hoş kokulu nebatın kullanılmadığı hastalık yok gibi. Özellikle kan dolaşımı hastalıklarına, romatizma ve astım hastalıklarına, mide ve bağırsak gazlarına karşı kullanıldığı gibi ağır yemeklerden sonra içildiğinde sindirimi basitleştirir. Ayrıca bronşit, öksürük, migren, gastrit, başağrısı, sızılı adet, düşük tansiyon, kabızlık, safra kesesi taşı, ishal ve karaciğer rahatsızlıklarında da kullanılır. Güzel bir tat vermesi açısından biberiye çayına bir parça da kabuk tarçın atabilirsiniz.Rezene: Rezene, Ege Bölgesi pazarlarında bahar aylarında bol bulunan bir nebattır. Rezene çayı özellikle gaz ve kramp sızılarında, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır. Özellikle bebeklerin gazlı olduğu zamanlarda sık müracaat etilen bir ilaçtır rezene çayı. Öksürük ve soğuk algınlıklarında ve çocuklarda boğmaca hastalığı sırasında rezene çayı faydalıdır. Listeyi uzatmak muhtemel: Hıçkırık, bulantı, idrar yolları cerahati, böbrek taşları gibi bir hayli gidişatta rezene çayına başvurabiliriz.Hindiba: Hem salatalarda, hem de haşlanarak zeytinyağı ve limon ilavesiyle kullanılabilen hindiba iyi bir idrar söktürücüdür. Karaciğer hastalarının, romatizmalıların ve şeker hastalarının sofralarının başköşesine oturtması gereken otlardan biridir hindiba ve bunlardan başka bağırsakları yumuşatır, müzmin romatizma, gut, böbrek ve safra kesesi hastalıklarında faydalıdır. Hindiba köklerinden yapılan kahve iyi bir iştah açıcıdır. Romatizma hastaları ilkbahar ve sonbaharda 4-6 hafta arası sabah ve akşam hindiba çayı içerek kür yapabilirler ve bereketini de süratle görürler. Hindiba çayı hazırlamak için şahıs başına 1-2 tatlı kaşığı doğranmış hindiba kullanılır.Nane: Nane çayı, mide ve bağırsak gazlarında, bulantı ve kalp çarpıntısında içilir. Sindirim sistemi rahatsızlıklarında, karın sızısı, ishal, safra kesesi taşı, baş sızısı, migren, sinüzit, diş sızısı, halsizlik, bronşit, öksürük gibi rahatsızlıklarda da rehabilitasyon edici özelliği olan nane, soluk darlığında da şöyle kullanılabilir: Bir tülbentin üzerine bal konur, üzerine taze veya kuru nane yaprakları serpilir ve uyumadan evvel göğüs üzerine bağlanır, sabaha kadar bırakılır.Kekik: Kekik çok güçlü bir antiseptik olarak öğreniliyor. Kekik yağından elde edilen timol bir hayli ilaçta, hatta operasyonlarda yara arınmak için kullanılıyor. Daha Önceki zamanlarda salgın hastalıklarda kullanılan kekik günümüzde de grip salgınlarında bol bol kullanılmalı. Ve boğmaca olana, öksürene, bronşite tutulana, midesi rahatsız olana, ishal olana, adet sancısı sürükleyene kekik çayı içirmeli. Böcek sokmalarında tene sürülerek kullanılan kekik, cilt hastalıklarında da banyo suyuna atılarak kullanılabiliyor.Zencefil: Ayurveda ve Çin Tıbbı’nda 5 bin yıldır kullanılan zencefil, ısıtıcı bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarında arınıcı, tertip edici ve canlandırıcı bir tesire sahip. Ayrıca faranjitte, ishal, gaz gibi vaziyetlerde, kan dolaşımını artırmak için, adale hastalıklarında ve romatizmal sızılarda kullanılıyor. Soğuk algınlıklarında çayını içebilir, öksürük için zencefil-zerdeçal-bal karışımını sabah ve akşam aç karnına şurup maksadına kullanabilirsiniz. Zencefil canlandırıcı olduğu için akciğerleri pakler, gazı önler ve terlemeyi artırarak cildin de arınılmasını sağlar.Adaçayı: Kızılderililerin kutsal nebatı sayılan adaçayı, Akdeniz yöresinde bol bol yetişir. Antibiyotik ilaç vazifeyi gören adaçayı diş eti rahatsızlıklarında ve boğaz sızılarında çok faydalıdır. Asap bozukluğu, baş dönmesi, titremeye iyi kazanç ve menopoz yarıyılında karşılaşılan terlemeyi durdurur. Ayrıca dolaşım sistemi hastalıklarında, tansiyon düşüklüğünde, sindirim sistemi bozukluklarında, psikolojik rahatsızlıklarda, halsizlikte, asap hastalıklarında da kullanılır. Özellikle boğaz ve ağız içi cerahatlerinde günde birkaç kez adaçayıyla hazırlanıp soğutulmuş çayla gargara yapın, iyi geldiğini göreceksiniz.Elma: Elma, gıda kıymeti dışında soluk darlığı ve kalp hastalıklarına karşı gözeticidir. Bedenden zehirli maddelerin atılmasına takviyeci olur, lifli olduğu için bağırsakları pakler, karaciğerinden şikayet edenler, romatizmalılar ve hatta şeker hastaları dahi elmadan yararlanabilirler. Elma yatıştırıcı, uyku vericidir, baş sızılarına iyi kazanç. Taze elma suyu cilde sürüldüğünde dokuları sağlamlaştırır ve deriyi hoşlaştırır. İlkbaharda bir araya gelen elma çiçekleri kurutularak sonbahar ve kış aylarında kaynatılır ve göğse ve öksürüğe iyi gelecek bir şurup elde edilir. Kurutulmuş elma parçalarından çay yapabileceğiniz gibi kabuğuyla ufak parçalara dağıldığınız elmaları kaynatarak içine isterseniz limon ve portakal koyarak çay olarak harcayabilirsiniz.