Paylaş |
|
Tweet |
Çocukluğumuzda büyüklerimizin hasta olunca yaptıkları nebatsal ilaçlar o zamanlar bize çok anlamsız kazançken, bugün bilim ışığında bunların verimleri daha da aydınlanmış vaziyette.
Nebatlarla rehabilitasyon, şifa arama ananemizde var. Uzun zamandır göz arkasını edilen bu kadim ananeye deyim uygunsa iade-i haysiyet yapıldı. Geçen sene yayınlanan idaremelikle içinde fitoterapinin nebatlarla rehabilitasyon de olduğu 15 bitirici rehabilitasyon usulü uzmanına teslim edildi. Bu kapsamda hem uzman yetiştirmek hem de rehabilitasyon için ilk merkez kapılarını açtı.
Aramızda aktara yolu düşmeyen, takati nebatsal tariflerde aramayan yoktur herhalde. Bu alan senelerce işi öğrenmeyenlerin, sağlık sistemini istismar edenlerin elinde kaldı. Oysa Avrupa’da bir hayli ülkede senelerdir nebatlarla rehabilitasyon başka bir deyişle fitoterapi yaygın olarak uygulanıyor. Artık ‘Koca karı ilacı’ diye hor görülen ama bir cinsli bırakılmayan nebatsal ilaçlara deyim uygunsa iade-i haysiyet yapıldı. Türkiye’de de uzun bir hazırlık sürecinin ardından geçtiğimiz sene, ananesel ve bitirici tıp idaremeliği yayınlandı. Buna göre insan sıhhatine müteveccih ananesel ve bitirici 15 değişik tıp uygulama usulü tanımlandı ve bu usulleri uygulayacak bireylerin eğitimi ve yetkilendirilmelerine dair temeller tertip edildi. Fitoterepi bu 15 uygulamadan biri. Başka Bir Deyişle artık her önüne gelen nebatlarla rehabilitasyon uygulayamayacak. Bezmialem Vakfı bu sarihi ilk fark eden müessese. Vakıf Türkiye’nin YÖK onaylı, her anlamda teçhizatlı ilk fitoterapi merkezini kurdu. “Bilimin Işığında Nebatlarla Rehabilitasyon” sloganıyla yola çıkan müessesenin emeli nebatsal rehabilitasyonu cemiyete doğru anlatmak ve uygulamak.
Ülkemizde çok rakamda fitoterapist var. Eczacılık fakülteleri farmakognozi ana bilim dalı bünyesinde fitoterapi eğitimleri yüksek lisans seviyesinde uzun senelerdir veriliyor. Bu eğitimlerde tıbbi ve aromatik nebatların ananesel kullanım biçimleri, tesirli maddelerin saflaştırılması, incelemeleri, biyolojik etkinlikleri araştırılır. Şimdiye kadar bu eğitimleri alan eczacı ve hekim rakamı ne yazık ki çok değil. Bu sebeple fitoterapinin rehabilitasyon ve rehabilitasyona destek olarak bilimsel kullanımı çok yaygınlaşamadı. Nebatlarla rehabilitasyon onu palavra yanlış kullananların ve bireylerin naçarlıklarından para kazanmayı hedefleyenlerin elinde oyuncak oldu. Yayınlanan idaremelikle insan sıhhatine müteveccih ananesel ve bitirici 15 değişik tıp uygulama usulü tanımlandı. Ve bu usulleri uygulayacak bireylerin eğitimi ve yetkilendirilmeleri ile bu usullerin uygulanacağı sağlık kuruluşlarının çalışma usul ve temelleri tertip edildi. Biz de Bezmialem Valide Sultan’ın tıbbi nebatlara olan alakası ve vakfın kuruluş emellerinden de yola çıkarak fitoterapi merkezini kurduk.
Bu işi yapacak bireylerin, nebatsal ürünleri üretecek yerlerin yetkin olması gerekiyor. Zira hastalıkların rehabilitasyonunda kullanılacak nebatsal ürünler ilaç gibi değerlendirildiğinden üretilirken nitelik hakimiyetinin çok iyi yapılması gerekiyor. Ayrıca kullanım düzeyinde doz, kullanım süresi ve yan tesirler çok iyi bilinmeli.
Son senelerde sanayileşmenin çoğalmasıyla hastalıkların artmasıyla nebatlara olan alaka da arkasıydı. Son 10 yıldır insanlar tabiata döndü. Haliyle natürel usullere ve nebatlarla rehabilitasyona olan alaka arkasıydı. İlaç şirketleri vakaya sıcak bakmıyordu. Alakayı görünce şimdi yeni ürün geliştirmek ve pazardan hisse almak peşindeler. Şu anda dünya nebatsal ürün piyasası 100 milyar dolar ortamında ve Türkiye’de bu pazarın 5 milyar dolar ortamında olduğu hipotez ediliyor. Anadolu bir hayli kültür nebatının gen merkezi ve tıbbi nebatların ekonomiye kazandırılması açısından uygun potansiyele sahip. Ama ne yazık ki Türkiye yiyecek, kozmetik ve ilaç sanayiinde kullanılan binlerce nebatsal hammaddeyi ithal ediyor. Özellikle nebatlar yurtdışına çıkartılıyor. Etmen maddeleri çıkartılıp yüksek maliyetlere tekerrür ülkemize satılıyor. Tıbbi ve aromatik nebatlarımız ya tabiattan bir araya gelerek ya da yetiştirilerek 3-5 kuruşa satılıyor. Ülkemizi nebat satan konumdan kaliteli nebatsal hammadde ve nebatsal ürün satan konuma geçirmeliyiz. Türkiye nebatsal hammaddede dünya lideri olabilir. Ülkemizin sahip olduğu nebat spektrumu alttür, varyete ve hibritlerle takribî 12 bin adet ve bunun takribî 3 bin 600 türünün endemik yalnızca ülkemizde yetişmesi olması ehemmiyetli. Bu sayı tam Avrupa kıtasındaki nebat rakamına hemen hemen eşittir.
Ülkemizde bu anlamda yetişmiş hekim rakamı yok denecek kadar az. Yapılacak olan eğitimlerle bu rakamın daha da atmasını amaçlıyoruz.
Almanya ve Japonya nebatsal ürünler mevzusunda lider ülke. Kültürlerinde de nebatları çok kullanıyorlar. Almanya’da rehabilitasyonların yüzde 66’sında hekimler hastalarına nebatsal ürünler reçete ediyor. Japonya’da ise bu oran yüzde 70’leri buluyor. Çin ve Hindistan nebatsal hammadde yapımında büyük yol kat etmiş. Milyarlarca dolarlık nebatsal hammadde ihracatı yapıyorlar. Yapılan çalışmalar bilimsel bilgilerle de destekleniyor.
Ülkemizde suratlarca ehemmiyetli tıbbi ve aromatik nebat var ve bunlar hakikatinde ülkemizin geleceği. Misalin sideritis cinsleri var, dağ çayları adını öğrenilir. Antalya’da demetler halinde pazarlarda satıldığını görmüşsünüzdür. Almanlar bunu Antalya’ya gide-gele bilmişler ve ülkelerine götürüp soğuk algınlığında kullanıyorlar. Yiyecek Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na verdiğimiz bir projemiz kabul edildi. Dağ çaylarından soğuk algınlığı için kullanılan nebatsal ilaç geliştireceğiz. Emelimiz bize özgü ilk ürünü yapmak. Bunun gibi bir hayli şey yapılabilir.
Adaçayı : Antiseptik özelliğinden dolayı diş eti, damak, ağız ve boğaz cerahatlerinde tesirlidir. Gargara biçiminde de kullanılabilir.Zencefil : Mide bulantısına karşı kullanılır. Ayrıca öksürük kesici ve soğuk algınlığında kullanılır.Melisa : Yatıştırıcı tesirinden dolayı asapsal kaynaklı uyku meseleleri ve sıkıntılılık gidişatlarında kullanılır.Çörekotu : Bağışıklık sistemini kuvvetlendirici, astım ve bronşitte solunum kolaylaştırıcıdır.Ihlamur : Öksürük kesici ve balgam söktürücü, soğuk algınlığında kullanılır.Papatya : Mide, barsak sancılarına giderir, idrar söktürücü özelliğe sahiptir.
Kantaron yağı: Daha Önceki çağlardan beri kullanılan kantaron yağı yanıklarda ve kapalı yaralarda bir numaralı destekçiniz olmalı. Yanıkları kısa vakitte iyileştirdiği gibi, yanık anındaki acıyı dindirir. Yanığın mikrop kapmasını ve irin yaradılışını maniler. Yara ve yanık bölge üzerine yeterli ölçü katman oluşturacak biçimde sürülerek günde en fazla iki kere en az bir hafta süresince kullanılır. Ancak özellikle alıngan ciltlerde güneş ışığına hassasiyet tehlikeyi sebebiyle doza dikkat edilmeli ve kullanılan bölgeler doğrudan güneş ışığına maruz kalmamalıdır.Lavanta yağı: Lavanta yatıştırıcı ve soğukkanlılaştırıcı tesiriyle öğrenilmektedir. Adet sancılarının, tansiyon ve baş sızılarının rehabilitasyonunda kullanılır. Üç damla lavanta yağı 10 ml badem yağına ilave edilir. Adet sancısı için karın bölgesine, tansiyon kaynaklı baş sızısı için enseye ve şakaklara masaj yapılarak kullanılır.Okaliptus yağı: Bataklıkların kurumasına destek eden ve sıtma ağacı olarak da öğrenilen okaliptus, öksürük ve soğuk algınlığı gibi solunum yolları hastalıklarının rehabilitasyonunda kullanılır. İki ml okaliptüs uçucu yağı, 50 ml badem yağı içerisine ilave edilerek, bronşit ve astımda göğüs bölgesine masaj yapılarak kullanılır. Bir litre sıcak su kapsayan kaba 10 damla okaliptüs yağı ilave edilerek inhalasyon yolu ile soğuk algınlığı ve öksürükte solunum yolu antiseptiği olarak kullanılır.Aynısafa yağı: Asırlardır kozmetikte ve tıpta kullanılan Akdeniz orijinli aynısafa, ten çatlakları, güneş yanıkları ve böcek ısırıkları gibi bir hayli ten meselesinin rehabilitasyonunda doğrudan veya krem biçiminde kullanılır.Karanfil yağı: Çiçek tomurcuğu olan karanfil, özellikle karanfil yağı, diş sızısını dindirmede kullanılır. Günde üç, dört kere karanfil çiğnenir veya bir parça pamuğun üzerine üç damla uçucu yağ konup günde üç kere ağrıyan dişe veya diş etine uygulanır. Hekime gidene kadar bir ilkyardım usulü olarak kullanmak gerekir.Biberiye yağı: Akdeniz nebatı olan biberiye, haricen romatizma ve adale sızılarının rehabilitasyonunda kullanılır. Romatizma ve adale sızılarının rehabilitasyonunda, 10 ml sızma zeytinyağına üç damla ilave edilerek seyreltilir. Ağrıyan eklemler bu karışımla ovulur.Çay ağacı yağı: Uçuk, iltihaplı sivilce için çay ağacı yağı iki-üç damla çay ağacı yağı bir kulak çubuğuna damlatılır. Çubuk, uçuk üzerinde 15 saniye yakalanır. Uygulama günde üç-dört kere tekrarlanır.Kekik yağı: Tırnak mantarı için kekik yağı tesirlidir. İki-üç damla kekik uçucu yağı kulak çubuğu takviyesiyle tırnak mantarı üzerine doğrudan uygulanır. Bu operasyonu en az 10 gün müddetle yapmak gerek