Paylaş |
|
Tweet |
Sebze ve meyveyi az yiyenlerde muhtelif hastalıklar daha çok görülüyor ve bunlar zayıf, breysiz, dayanıksız ve kısa ömürlü oluyor. Eski insanların sağlıklı ve uzun yaşamış olmalarının sebeplerinden bkocaman da, yiyeceklerini ham yemiş olmaları.
Sebze ve meyveyi az yiyenlerde muhtelif hastalıklar daha çok görülüyor ve bunlar zayıf, breysiz, dayanıksız ve kısa ömürlü oluyor. Eski insanların sağlıklı ve uzun yaşamış olmalarının sebeplerinden bkocaman da, yiyeceklerini ham yemiş olmaları.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ABD, tüketimde ıspanak salatası başı çekiyor. Demir istikametinden zengin, koyu yeşil yapraklı ve hoş tadı olan ıspanak, değişik yapraklı sebzelere kıyasla daha çok protein kapsıyor. Salatada yenilen ham ıspanak, harika bir lif kaynağı. Ispanak suyu, bol C vitamini ile soğuk algınlıklarına karşı dayanıklılık veriyor ve hemoroid rahatsızlığına iyi geliyor.
Ispanak, provitamin A, C vitaminleri, demir ve muhtelif enzimlerce çok zengin olup, bu maddeler, insanda bol kan yapıyor. Ispanak ayrıca, kemiklerin ve dişlerin sağlamlığını temin ediyor. Ispanak suyu, kalp kaslarını da kuvvetlendiriyor. Özel enzimi ile pekliği giderip bağırsak zehirlenmesini önlüyor. Kalp rahatsızlığı olanlara, haftada 1-2 fincan taze sıkılmış ıspanak suyu içmeleri öneriliyor.
Uzmanlar, ıspanağın, karaciğeri, lenf bezlerini, kan dolaşımını uyardığını belirterek, gebelere, kanlı-canlı bir bebeğe sahip olmaları için bol ıspanak yemelerini nasihat ediyor.
Taze fasulyenin, bedenin çalışmasını, büyümesini ve tamirini sağladığını vurgulayan uzmanlar, genç-ihtiyar herkese nasihat ediyor. Uzmanlar, taze fasulyenin, pankreas bezesini, böbrekleri, karaciğeri ve kalbi kuvvetlendirdiğini, albümin ve şekerde de çok fayda verdiğini bildiriyor.
Kansızlığı gideren ve pekliği geçiren taze bezelyenin, kan kanserine karşı koruyucu etkisi olduğunu ifade eden uzmanlar, yiyecek kıymeti ve insana hasar vermeme bakımından fasulyeden daha üstün olduğunu savunuyor.
Uzmanlar, biberlerde, bol beta karoten, C, P ve K vitaminleriyle bazı alkoloidler bulunduğunu kaydederek, bunların, mideyi kuvvetlendirdiğini, iştah açtığını ve mide tembelliğini giderdiğini söylüyor. Özellikle acı biberin, erkeklerde cinsel isteği çoğaldırdığını belirten uzmanlar, P vitamini ile damarları yumuşatıp kanamayı önlediğini, K vitamini ile de kanın pıhtılaşma kabiliyetini arttırarak kanamaları durdurduğunu bildiriyor.
Uzmanlar, patlıcanın, A vitamini, fosfor ve kendine has bazı esanslara sahip olduğunu, bunlarla asapları teskin ettiğini ve kalp çarpıntısını giderdiğini vurguluyor. Patlıcanın pankreas, karaciğer ve böbrekleri kuvvetlendirdiğini, bol idrar söktürdüğünü, bedendeki fazla suyu dışarı boşalttığını ve kilo verdirdiğini kaydeden uzmanlar, şeker hastalarının, patlıcan salatasından çok fayda gördüğünü, kansızlığa iyi geldiğini, kanı çoğaldırdığını ve kalbe sükunet verdiğini ifade ediyor. Uzmanlara göre, patlıcan, en sağlıklı olarak kül veya ocakta pişirilip kabukları atanmalı ve ince kıyılmalı.
Bol miktarda B, C ve E vitamini ve potasyum kapsayan lahananın, şeker ve romatizma hastaları için de çok verimli olduğunu belirten uzmanlar, bol arsenik, kükürt ve vitaminleri ile kanı arınıp cildi hoşlaştırdığını, bol idrar söktürdüğünü, bedendeki suyu ve zehirli maddeleri idrarla dışarı attığını bildiriyor. Uzmanlar, lahananın kansızlığı giderdiğini ve kansere karşı etkili olduğunu da kaydediyor.
Uzmanlar, yalnızca lahana çeşitlerinde bulunan U vitamininin, mide ve bağırsakların iç yüzeyini koruduğunu, oralardaki yaraların iyileşmesini sağladığını da vurgulayarak, bu sebzenin, ihtiyarlamayı önleyici ve kalp krizine karşı koruyan bir mineral kabul edilen selenyumun kaynağı olduğunu anımsatıyor. Uzmanlar, selenyumun ayrıca, sağlıklı görünüşlü bir cilt verdiğini ve erkeğin cinsel eforunu çoğaldırdığını da belirtiyor.
Fosfat ve potasyum ihtiva eden ve içeriğinde, kadınları göğüs kanserine karşı koruyan indol-3 karbonal bulunan karnabaharın, lahanadaki besin bedelinin çoğuna sahip olduğunu bildiren uzmanlar, “Karnabahar çiçek olduğu için, bol bol fosfor ve vitaminleri, cinsiyet hormonu, bol E vitamini ve protein kapsar. Bu maddeleri ile cinsel eforu çoğaldırır, buna bağı olarak kalp rahatsızlıklarını da giderir. Asapları ve beyni iyi çalıştırır, onların aşınmasını önler” diyorlar.
Uzmanlar, brokolide, havuçtakinden daha fazla beta karoten bulunduğunu söyleyerek, bu sebeple yenilebilecek, suyu içilebilecek en iyi besinlerden olduğunu kaydediyor. Beta karotenin, güçlü bir kanser savaşçısı olduğunu vurgulayan uzmanlar, yemek borusu, mide, bağırsak kanserleri tehlikesini eksilttiğini ifade ediyor.
Brokolinin ayrıca, B1 ve C vitamini ile dolu olduğunun altını çizen uzmanlar, yüksek miktarda kalsiyum, kükürt, potasyum ve selenyum maddeleri kapsadığını belirtiyor. Mineral ve demir eksikliğini gideren brokolinin vitamin ambarı olduğunu bildiren uzmanlar, suyunun havuç veya elma suyu ile karıştırılarak içilmesinin de verimli olduğunu kaydediyor.
Pırasanın bol vitaminleri, mineralleri ve muhtelif nitritleri ile çok şifa verici özelliği bulunduğunu vurgulayan uzmanlar, mide-bağırsak rahatsızlıkları, ten hastalıkları, damar sertliği için verimli olduğunu belirtiyor.
Uzmanlar, pırasa yemeğinin, bağırsaklara yumuşaklık verip pekliği giderdiğini, basuru olanlara da rahatlık sağladığını bildiriyor. Uzmanlar, pırasa çorbasının, böbrekleri çalıştırarak bol idrar söktürdüğünü ve bedende birikmiş üre asidi ve ürat tuzlarını dışarı attığını ifade ediyor.
Karaciğer ve kalbin en iyi arkadaşı olan enginarın kanı arındığını ve bitkinliği giderdiğini vurgulayan uzmanlar, değişik zehirli maddeleri ve bitkinlik maddelerini idrarla dışarı atarak bedene dinçlik verip dinlendirdiğini söylüyor. Uzmanlar, enginarın, beyin bitkinliğini çabucak geçirdiğini, kalp kaslarını kuvvetlendirdiğini, onu rahatsız eden üre ve kolesterolü düşürerek kalbin rahat çalışmasını sağladığını, şeker hastaları için de çok verimli olduğunu, mide ve bağırsakları dezenfekte ederek ishalleri durdurduğunu kaydediyor.
Kerevizin yaprak ve saplarının, bol vitaminleri ve muhtelif madeni maddeleriyle çok verimli olduğunu belirten uzmanlar, mideyi kuvvetlendirdiğini ve iştah açtığını bildiriyor. Uzmanlar, kerevizin, iç salgı bezlerini ve özellikle bedende çok muhtelif görevi olan böbrek üstü bezlerini çalıştırdığını, asap bitkinliğini de önlediğini ifade ediyor. Kanı pisliklerinden arındığını ve sivilcelerin geçmesine, suratın pembe bir hal almasına yaradığını vurgulayan uzmanlar, kerevizin değişik bereketlerini şöyle sıralıyor: “Karaciğerin şişliğini giderip onu bitkinlik maddelerinden arınıyor. Sarılığı gideriyor, böbrekleri çalıştırıyor, fazla suyu dışarı atıyor. Böbreklerden kumu, taşı döküyor. Kiloluları zayıflatıyor ve cinsel faaliyeti çok çoğaldırıyor.”
Semizotunun, kanama hastalıklarında ve peklikte çok verimli olduğunu kaydeden uzmanlar, kanı arındığını, bol idrar söktürdüğünü, kanı, üre ve benzeri pisliklerinden arındığını, asap krizleri ve beyin bitkinliğini geçirdiğini, böbrekteki kum ve taşı döktüğünü bildiriyor.
Semizotunun, şeker hastalarının susuzluğunu eksilttiğini, kilolulara kilo verdirdiğini belirten uzmanlar, semizotu, yeşil salata olarak yenirse bereketinin fazla olduğunu ifade ediyor.
Avrupa ve ABD de mutfağın baş köşesinde yer alan patatesin besleyici maddelerinin çoğunluğunun, kabuğunun hemen altında veya yakınında olduğunu belirten uzmanlar, bu sebeple patatesin, kül veya buharda pişirildikten sonra atanması gerektiğini vurguluyor.
Patatesin mutlaka salata veya soğanla yenilmesi gerektiğini ifade eden uzmanlar, patates, yağda kızarmış olarak yenmezse kilo aldırmadığını, kilolular ve şeker hastaları için iyi bir yiyecek olduğunu bildiriyor. Şeker hastalarının, ekmek yerine bol patates yiyebileceğini söyleyen uzmanlar, ancak potasyumun zayi olmaması için, patateslerin külde veya çift tabanlı tencerede pişirilmesi gerektiğini kaydediyor.
Uzmanlara göre, patatesin yaklaşık yüzde 20 si karbonhidrat ve kalori kıymeti oldukça düşük. Bol B vitaminleri, C vitamini, protein, kalsiyum, demir ve fazla miktarda potasyum kapsıyor. Orta brey bir patates, günlük C vitamini miktarının 1/3 namı temin ediyor. Sindirimi khadiseleştiriyor. Bağırsakları, böbrekleri ve kanı arınıyor, kabızlığı önlüyor. Kansere karşı koruyor ve bitkinliğe karşı birebir.
Bol ve muhtelif vitaminleri, mineralleri ve verimli organik asitleri ile tıbbi kıymeti çok yüksek bir sebze olan domatesin, bedene kükürt, fosfor ve organik sodyum verdiğini vurgulayan uzmanlar, bir domatesteki C vitamininin, nasihat edilen günlük miktarın yüzde 50 sinden fazla olduğunu bildiriyor.
Uzmanlar, domatesin damarları yumuşattığını, kanı durulttuğunu, üre miktarını düşürdüğünü, bedeni gençleştirdiğini belirterek, kalp, karaciğer, böbrek bozuklukları ve şekerliler için çok verimli olduğunu ifade ediyor.
Domatesin, böbrekleri çalıştırarak bol idrar söktürdüğünü ifade eden uzmanlar, bedende biriken üre asidi ve ürat tuzlarını eriterek idrarla dışarı attığını, bedende biriken suyu boşalttığını kaydediyor. Uzmanlar, kansere yakalanmamak için domatesin iyi bir sebze olduğunu bildiriyor.
Domatesin C ve E vitaminleri kapsadığını, zengin bir potasyum kaynağı olduğunu ve çok az miktarda tuz bulunduğunu söyleyen uzmanlar, yüksek kan basıncını düşürmeye takviyeci olduğunu ve bedenin su yakalamasını yasakladığını ifade ediyor. Domatesin hazmı kvakalaştırdığını, özellikle nişastalı yiyeceklerin hamur işleri, ktümörü erzak khadise hazmedilmesini sağladığını vurgulayan uzmanlar, kabuk ve çekirdekleriyle bağırsakları harekete geçirdiğini ve pekliği giderdiğini belirtiyor.
Soğanda bol miktarda A, B ve özellikle C vitamini, bol fosfor, iyot, silis, kükürt gibi bedene çok verimli maddeler, antibiyotik görevi gören esanslar ve hazım çoğaldırıcı fermentler bulunduğunu kaydeden uzmanlar, kalp ve prostat bozukluğu, pankreas tembelliği şekerliler, asap zafiyeti, romatizma, cilt hastalıkları, cinsel iktidarsızlık, mide cılızlığı gibi hastalıklarda çok fayda verdiğini, bol idrar söktürdüğünü ve bedende birikmiş su ve üreyi dışarı attığını bildiriyor. Soğanın, bedendeki fazla tuzu da dışarı attığını belirten uzmanlar, pankreası çalıştırarak insülin ifrazatını çoğaldırdığını ve kanda şeker seviyesini düşürdüğünü kaydediyor.
Fazla soğan yenen ülkelerde kanserin ender görüldüğünü ve o ülke halkının uzun yaşadığını ifade eden uzmanlar, soğanın, karaciğeri ve bağırsakları dezenfekte edip zehirlerini arındığını ve yiyeceklerin orada bedeni zehirlemesini önlediğini, bağırsak kurtlarını döktüğünü bildiriyor.
Uzmanlar, ağızda soğan kokusunu gidermek için yemekten sonra biraz ekmek kabuğu veya maydanoz çiğnenmesinin yeterli olduğunu söylüyor. Uzmanlar ayrıca, soğanın patateslerden ayrı, ktümörü, soğuk bir yere kaldırılması gerektiğini, çünkü soğan ve patatesin birbirini etkilediğini ve soğanın, patateslerden salınan nemle yumuşadığını anımsatıyor.
Uzmanlara göre, bu keskin kokulu yumruda, her türlü harika özellik mevcut. Sarmısağın tansiyon düşürdüğü, kan pıhtılaşmasını eksilttiği, kötü LDL kolesterolünü düş, dürdüğü, bazı mide kanserlerini önlediği, bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğinin kanıtlandığını söyleyen uzmanlar, sarımsaktaki “allicin” denilen bir maddenin, yalnızca kendi özgü kokusunu vermekte kalmadığını, ayrıca bakteri gelişimini önlediğini, bedendeki mantarı ve maya yaradılışını yıkım ettiğini kaydediyor
Uzmanlar, sarımsakta 2 kuvvetli antibiyotik, çok tesirli esanslar, bol iyot ve kükürt bulunduğunu ve insan sıhhatinde çok bedelli misyon gördüğünü belirterek, “Damar sertliğini giderir, kanı durultur, kalbi kuvvetlendirir, bronşları dezenfekte eder, cilt hastalıklarını giderir ve kansere karşı korur” diyorlar.
Uzmanlar, sarımsaklı yoğurdun, zehirlenmelere karşı insanı koruduğunu ve sarımsağın en ince damarları bile temizleyerek oralara kan gitmesini sağladığını bildiriyor. Uzmanlar, sarımsağın, bütün salgı bezlerini çalıştırmak ve bedeni zehirlerinden arınmak suretiyle, genç ve dinç olmayı, uzun yaşamayı sağladığını kaydediyor.
Uzmanlar, havucun, hızla kan yapıcı, kuvvetlendirici, ishal kesici, peklik giderici, mide ve bağırsağın yakın arkadaşı, safra akıtıcı, karaciğeri kuvvetlendirici ve yeri doldurulamayan bir sebze olduğunu söylüyor. Kansızlık halinde, sabah-öğle-akşam taze çıkarılmış 1 çay bardağı havuç suyu içilmesi, suyu çıkarılamazsa ince rendelenmesi ve iyice çiğnenerek yenilmesi öneriliyor.
Mide ve bağırsak kanamalarında da havuç suyunun çok verimli olduğunu ifade eden uzmanlar, havucun, özel şekeri, A vitamini ve bol vitaminleri ile karaciğeri kuvvetlendirdiğini, ona rahatsızlığında kendi kendini tamir imkanı verdiğini, bedendeki üre asidi, ürat tuzları, benzeri bitkinlik maddelerini, değişik zehirleri idrarla dışarı attığını vurguluyor.
Havucun, bol A vitamini ile cilde paklik ve pembelik verdiğini ve gözlerin sağlıklı kalmasını sağladığını belirten uzmanlar, kalp rahatsızlığı ve damar sertliği olanlara havucun çok fayda verdiğini, her gün yenen bir havucun da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indirdiğini bildiriyor
Uzmanlar, havuçtaki beta-karotenin de gözleri, yaşlılığın getirdiği görme cılızlığından koruduğunu ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğini vurgulayarak, havuçların ham veya pişmiş olarak yenilirken asla atanmaması gerektiğini, yalnızca pak yıkamanın kafi olduğunu kaydediyor.
Salatalığın kanı arındığını, karaciğeri ve böbrekleri çalıştırarak bol idrar söktürdüğünü ifade eden uzmanlar, idrarla birlikte bedendeki üre asidi ve ürat tuzlarını eritip dışarı attığını bildiriyor. Salatalığın, içeriğindeki bol kükürdü ile kanı arındığını, ciltteki ter bezlerini çalıştırdığını belirten uzmanlar, bol vitamin ve madeni madde verdiğini, böylece cildin taze ve pürüzsüz olmasına destek ettiğini vurguluyor.
Salatalığın kendisi veya suyunun, cildi bir tonik kadar arındığını söyleyen uzmanlar, et yemeklerinin verdiği susuzluğu kestiğini kaydediyor. Salatalığın, sıcak bir havada iç ısısının dış ısıdan 20 derece daha düşük olduğu ve bu sebeple ferahlatıcı olarak yendiği bildiriliyor.
Uzmanlar, muhtelif esansları, bol C vitamini, iyot ve kükürdüyle turpun, karaciğeri çalıştırdığını, böbreklerdeki kum ve taşı döktüğünü, bronşlara çok iyi tesir ettiğini, dalak şişliğini giderdiğini ve cildi hoşlaştırdığını ifade ediyor. Uzmanlar, turpun bağırsakları dezenfekte edip pekliği giderdiğini, akşam yenilen turp veya içilen bir bardak turp suyunun çok iyi uyku verdiğini söylüyor.
Uzmanlara göre maydanoz, dünyadaki en besleyici yiyeceklerden birisi ve bir demir ambarı gidişatında. Genellikle taze yenen maydanozda, kalsiyum, potasyum, kükürt ve A vitamini bulunuyor. Bir tutam maydanoz, günlük C vitamini gereksiniminin çoğunu karşılıyor. Böbrekleri, karaciğeri ve idrar yollarını arınmaya destek ediyor. Kan şekerini sıradan seviyede yakalıyor ve kansere karşı da koruyucu.
Bol miktarda muhtelif mineralleri kapsayan marulun, asapları teskin edip iyi uyku verdiğini ve erkeklerde cinsel tutkuyu frenlediğini belirten uzmanlar, yemekten evvel salata şeklinde yenen marulun, şeker hastalarının kandaki şeker seviyesini düşürdüğünü bildiriyor. Marulun bol idrar söktürdüğünü ve kanı pisliklerden arındığını vurgulayan uzmanlar, karaciğer ve dalak şişliğini, sarılığı giderdiğini, kadınlarda adet yarıyıllarının, zamanında ve sızısız olmasını sağladığını bildiriyor. Uzmanlar, marul suyu, surata sürülürse ergenlik sivilcelerini giderdiğini, oralara tazelik ve pembelik verdiğini kaydediyor.
Muhtelif esansları, P ve K vitaminleri, çok verimli mineralleri kapsayan rokanın, karaciğerin arkadaşı, mideyi kuvvetlendirici, kansızlığı gideren, cinsel eforu çok çoğaldıran bir yeşillik olduğu ifade ediliyor. Uzmanlar, yeşil salata şeklinde yenen rokanın, tadı ve asitleri ile mideyi çalıştırdığını, hazmı çoğaldırdığını, iştahı açtığını, böbrekleri çalıştırdığını, idrar söktürdüğünü ve karında bir araya gelen suyu boşalttığını bildiriyor.
Terenin, ham salatalara lezzet ve canlılık kattığını, ayrıca bedelli bir sebze suyu olduğunu vurgulayan uzmanlar, muhtelif vitaminler ve özellikle C vitamini, bazı verimli esanslar ve mineralleri ile çok tesirli ve verimli olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, terenin, karaciğer, böbrek ve bronşları çalıştırdığını, gribi geçirdiğini, kanda şekeri düşürdüğünü, kansızlığı giderdiğini, acı tadı ve değişik maddeleriyle mideyi çalıştırıp hazmı çoğaldırdığını, iştahsızlık çekenlere çok fayda verdiğini, bol demiri ile kanı tazelediğini, kansere karşı koruduğunu, bağırsaklardaki muhtelif solucanları döktüğünü kaydediyor.
Uzmanlar, terenin asapları dinlendirdiğini ve cinsel isteği çoğaldırdığını belirterek, ham olarak, az miktarlarda yenilmesini nasihat ediyor. Uzmanlar, aşırısının hasar verdiği ihtarında bulunmayı da ilgisizlik etmiyor.
Şalgamın taş ve kum döktüğünü, bronşları boşalttığını, bol idrar söktürdüğünü ve pekliği giderdiğini söyleyen uzmanlar, şalgamın yaprakları ince kıyılarak salata şeklinde yenirse yukarıdaki hastalıklara iyi geldiğini bildiriyor. Uzmanlar, şeker hastalarının da şalgam yiyebileceğini vurguluyor ve şalgam ne kadar ham yenirse o kadar verimli olduğunu anımsatıyor.