Paylaş |
|
Tweet |
Bedeniniz belli hormonları yeterince üretememesi neticeyi ortaya çıkan ve çok ender görülen bir hastalıktır. Semptomları genellikle yavaş ilerler ve zaman içerisinde büyür.
Böbreküstü bezi yetmezliği böbreküstü bezlerinin işlevlerinde yavaşlamayı anlatan bir terimdir. Bu gidişatta aldosteron, kortizol, cinsel hormonlar, adrenalin ve noradrenalin gibi hormonların yapımı eksik kalır. Bazen bu hormonlardan kimisindeki beceriksizlikle kimisindeki çoğalış beraber görülür, ama bu cins olgulara çok ender tesadüfülür. Muhtelif böbreküstü bezi hormonlarının ana maddesi kolesteroldür. Bu ana madde bir dizi kimyevi tepkime neticesinde hormona dönüşür. Kimyevi tepkimeler için zorunlu enzimlerden birinin yetersizliği, tam imal zincirinin durmasına ve son mahsulün, başka bir deyişle hormonun yapılamamasına yol açar.
Olguların büyük kısmında hastalık böbreküstü bezi kabuğunun her üç tabakasına da yerleştiğinden böbreküstü bezi yetmezliği genel bir hormon yetersizliği olarak ortaya çıkar.
Olguların yüzde 70-80 ine Koch basilinin etmen olduğu böbreküstü bezi tüberkülozu yol açar. Hastalık bulgularının görülebildiği ilerlemiş olgularda böbreküstü bezleri muhakkak bir şekilden yoksun, san-gri renkli ve peynirimsi yapıda iki torbacık halini almıştır. Hastalık bulgularının ortaya çıkması için tüberkülozun yol açtığı doku tahribine bağlı bu yapı bozulmalarının böbreküstü bezlerinin yüzde 90’nına dağılması gerekir. Bundan da anlaşılacağı gibi böbreküstü bezlerinin yedek imal kapasitesi çok geniştir. Bez dokusunun takribî yüzde l0u sağlam kaldığı sürece yetmezlik bulguları yalnız bedenin yüksek seviyede hormona lüzum dinlediği anlarda ortaya çıkar. Bu gibi vaziyetlerde böbreküstü bezleri organizmanın birden artan hormon ihtiyacını karşılayamaz.
Böbreküstü bezlerinde tüberküloz akciğerlerdeki enfeksiyonu izleyen ikincil bir odak olarak belirir. Tüberkülozun yanı gizeme kronik enfeksiyon hastalıkları, frengi, böbreküstü bezi urları, bu doku hücrelerini yaygın tahribe uğratan kloroform ve salvarsan gibi zehirli maddeler ve böbreküstü bezlerini besleyen damarların tıkanması da böbreküstü bezi yetmezliğine yol açabilir.
Bazen mesele başka sebeplerden de kaynaklanabilir. Bu vaziyetlerde hastalığın orijini bedenin daha yukarıyasında yer alan merkezlerdir. Misalin, etmen beynin hipotalamus bölgesinde üretilen ve hipofiz bezini adrenokortikotrop hormon ACTH salgılamaya iten hürleştiren etken yetersizliği olabilir. Hipofizin ACTH salgılayamaması böbreküstü bezlerinde doku gerilemesine yol açar ve böbreküstü bezi yetmezliğiyle sonuçlanır.
Addison hastalığı ya da hipoadrenalizm ismiyle öğrenilen böbreküstü bezi yetmezliğinin ilk bulgusu fazla bitkinliktir. Hasta yorgunluk dinler ve ilerlemiş olgularda yataktan kalkıp yürüyecek eforu kendinde bulamaz. Gitgide cılızlar. Tansiyonu kesintisiz düşük kalır. Hastalığın tam bunlardan daha tipik bulgusu ise ten renginin koyulaşmasıdır melanodermi. Ten özellikle surat, el ve kollarda koyu, bronz bir renk alır. Elin üstündeki ten koyulaşarak pembemsi avuç içiyle keskin bir karşıtlık oluşturur. Meme başları ve varsa yara izleri siyaha çalan koyu kahverengiye döner. Dişetleri, yanaklar ve faize organların-da koyu renkli kirler belirir. Erkeklerde cinsel eforsuzluk, bayanlarda adet kumpassızlıklarıyla beraber özellikle koltukaltı ve dış faize uzuvları etrafında kil dökülmesi hastalığın öteki belirtileridir.
Şimdi bu hastalıkta yetersizliği dinlenen hormonların yukarıyada sıralanan bulgulara nasıl yol açtığına bakalım. Bitkinlik ve düşük tansiyon birbiriyle yakından alakalıdır. Her ikisi de su ve sodyumun böbrekler yoluyla dışarı atılmasını sorgulayan aldosteron hormonunun noksanlığından kaynaklanır. Aldosteron yetersizliği sebebiyle su ve sodyumun boşaltım sisteminden dışarı atılması sorgulanamayan su kaybına, dolayısıyla da dolaşımdaki kan ölçüsünün eksilmesine ve tansiyonun düşmesine yol açar. Kilo kaybı bu bozukluğa ek olarak kortizol noksanlığıyla da alakalıdır. Kortizolun başlıca misyonu proteinleri şekere dönüştürerek hücrelere enerji sağlamaktır. Addison hastalarında kortizol yetersizliği sebebiyle kan şekeri basmakalıp seviyenin altına düşer. Bu gidişat tam organizmayı negatif tesirler; hastanın bitkinlik dinlemesine de yol açar.
Ten renginin koyulaşması böbreküstü bezlerinin dışında büyüyen bir bulgudur. Bu bezlerdeki işlev eksikliği sebebiyle kanda kortizol ölçüsünün eksilmesi ön hipofizin kesintisiz uyarılarak fazla ACTH salgılamasına yol açar. Aynı süreçte hipofizin orta lobu da etkilenerek, fizyolojik denge vaziyetinde çok az ehemmiyet taşıyan melanosit uyarıcı hormonu MSH salgılar. Bu hormon ten hücrelerindeki melanin isimli koyu renkli pigmentin çoğalmasına ve ten renginin koyulaşmasına neden olur. Cinsel uzuvlarla alakalı bozukluklar ve kıl dökülmeleri ise böbreküstü bezlerince salgılanan cinsel hormonların noksanlığından kaynaklanır.
Akut hipokortikoadrenalizm ismiyle de öğrenilen bu çok şiddetli hastalık neyse ki çok ender görülür. Ağır enfeksiyon hastalıkları sırasında böbreküstü bezini besleyen bir damarın çatlaması neticesinde büyüyebilir. Neredeyse sadece çocuklarda ve yaşlılarda görülen bu şekle Waterhouse-Friederichsen belirtiyi ismi verilir. Bir başka ihtimal kronik böbreküstü bezi kabuk bölgesi yetmezliği sırasında dinlenen fazla hormon ihtiyacıyla gizeme dışı olarak hastalığın akut şekle dönüşmesidir. Hastalığın bunların hepsinden yeni bir sebebi ise rehabilitasyon emeliyle kullanılan kortizonun birden kesilmesidir. Kortizon rehabilitasyonu sırasında kanda yeterli ölçüde kortizon bulunduğu için hipofiz bezi böbreküstü bezlerini uyarmaz. Böylece böbreküstü bezleri geçici bir “dinlenme” safhasına girer ve dinlenme vaziyetinden çıkıp basmakalıp işleyişe dönmeleri için muhakkak bir vakit gerekir. Dışarıdan verilen kortizon birden kesilince böbreküstü bezleri bedenin kortizon ihtiyacını karşılayamaz ve akut böbreküstü bezi kabuk bölgesi yetmezliği büyür.
Hastalığın bulguları kalp, akciğer, beyin ve sindirim sistemiyle alakalıdır. Mide bulantısı, kusma, kan şekeri ve tazyikinde ehemmiyetli miktarda düşme, su ve tuz balansında fazla bozukluklar görülür. Günümüzde akut böbreküstü bezi kabuk bölgesi yetmezliği yetersiz hormonların dışarıdan verilmesiyle ürkütücü bir hastalık olmaktan çıkmıştır. Hormon rehabilitasyonu hastaların basmakalıp bir yaşam sürdürmesine imkân vermektedir.