Paylaş |
|
Tweet |
Gökdelenlerde çalışmak, gerilim ağrısını tetikliyor
Yüksek katlı binalar iş yaşamında sağladıkları pozitif katkılarının dışında birçok sağlık meselesini de beraberinde getiriyor. Özellikle gökdelenlerde çalışanların en çok yakındıkları sağlık meselelerinin başında is gerilim tipi baş ağrıları ve migren geliyor!
Yüksek katlı binalar, çalışanlara sağladıkları konfor, kaynakların ekonomik kullanımı, daha fazla insanı bir arada çalıştırma ihtimali gibi pozitif katkılarının dışında birçok sağlık meselesini de beraberinde getiriyor. Klimalardan kaynaklanan enfeksiyonlar, üst solunum yolu meselelerinin dışında, gökdelenlerde çalışanların en çok yakındıkları sağlık meselelerinin başında gerilim tipi baş ağrıları ve migren geliyor. Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Serdar Dağ, gökdelenlerde çalışan şahısların yüzde 60-70nin baş ağrısı şikayeti bulunduğunu, bunun da çoğunun gerilim tipi baş ağrısı ve migren olduğunu belirtiyor.
Migren Beyin Damarlarında Ortaya Çıkıyor
İş dünyasının stresiyle gerilim tipi baş ağrıları çok fazla insanda görülüyor, iş stresinin etkilediği bir öteki hasta grubu da migreni olanlar. Migren baş ağrıları içinde en çok tesadüfülen cinsi oluşturuyor. Doç. Dr. Serdar Dağ, migrenin beyin damarlarını ilgilendiren bir tip baş ağrısı olduğunu belirterek şunları söylüyor: Migren ağrısı özellikle de genç kızlarda daha fazla görülüyor. Şayet şahsın annesinde migren varsa, kızında da ortaya çıkabiliyor. Migren erkeklerde daha ender bir biçimde ortaya çıkıyor, bunun sebebinin hormonal olduğu düşünülüyor. Migrenle beraber, hastada mide bulantısı, çarpıntı, kusma, görme bozukluğu gibi belirtiler olabiliyor. Migren hemen hemen her vaziyette gerilim baş ağrısı ile birlikte beraber ortaya çıkıyor.
Bunalım Baş Ağrısını Tetikliyor
Gerilim tip baş ağrısının psikolojik olup olmadığı sık sorulan bir sual. Daha Önceki senelerde tüberkülozun rehabilitasyonu olmadığı için birçok insan bu hastalıktan yaşamını kaybetmişti. Dolayısıyla asap sistemi hastalığının tanısı ve rehabilitasyonu olmadığı için basit bunalıma tutulan insanlara, kendisine ve etrafına hasar vermemesi için uyuşturucu özelliği olan ilaçlar veriliyordu. Fakat son 15-20 yıldır bunalımın asap sistemini yönet eden asabın biyokimyasının farklılığından kaynaklandığı anlaşıldığı için ilaçlarla rehabilitasyon edilebildiği kanıtlandı. Soğukta kalan bir insan nasıl grip olabilirse yoğun iş stresi de insanın asap sisteminin biyokimyasını bozuyor. Şayet insan saplantılıysa saplantısını artırıyor, asaplıysa daha da asaplı oluyor.
Bunalım Varsa Ağrı 3-4 Kat Çoğalıyor
Bunalımda asap sisteminin çalışması etkilendiği için bedendeki arızalar 2-3 kat fazla idrak ediliyor. Dolayısıyla bunalımı olan insanlarda baş ağrısı da görülüyor. Migreni olanlarda baş ağrısı 3-4 kat fazla seziliyor. Bu sebeple kronik geçmeyen baş ağrısının rehabilitasyonunda anti depresan kullanmanın koşul olduğunu belirten Doç. Dr. Serdar Dağ, şu balakaları veriyor:
Bunalım psikolojik bir mesele gibi idrak edilse de asap sisteminin gribidir ve rehabilitasyonu koşuldur. Ehemmiyetli olan bu gribi zatürreye çevirmemek, kronik, rehabilitasyonu güç bir hale sokmamak.
Ayrıca migren tipi baş ağrısında günümüzde rehabilitasyondan oldukça başarılı neticeler alınıyor. Misalin çok başarıyla uyguladığımız botoks enjeksiyonu rehabilitasyonu migreni tamamen ortadan kaldırıyor. Herkese uygulanabiliyor.
Migren tipi baş ağrısında baştaki adaleleri uyaran asapların ihtarıyla adalelerde fazla kasılma ve spazm oluyor, hastada zonklayıcı biçimde baş ağrısı görülüyor. Başın arka kısmına, şakak kısmına, ön kısmına ve göz çevresine yaptığımız botoks adalelerdeki spazmı önleyip ağrıları ortadan kaldırıyor.
İlaca yanıt vermeyen olaylarda botoks enjeksiyon rehabilitasyonunun başarısı daha da fazla oluyor.