Paylaş |
|
Tweet |
Özellikle Türk insanı için sabah kahvaltılarının bırakılmazı çayın reelinde öğrenmediğimiz bir çok özelliği var. Sütsüz ve şekersiz alındığı sürece kalorisi olmayan çay, bedenin su balansının korur, kahveden çok daha canlandırıcı ve tazeleyicidir..
Özellikle Türk insanı için sabah kahvaltılarının bırakılmazı çayın reelinde öğrenmediğimiz bir çok özelliği var. Sütsüz ve şekersiz alındığı sürece kalorisi olmayan çay, bedenin su balansının korur, kahveden çok daha canlandırıcı ve tazeleyicidir..
Camelia Sinensis nebatının yaprakları, çaya kendine has koku ve tadını veren bir hayli kimyevi madde, amino asitler, karbonhidratlar, mineral iyonları, kafein ve polifenolik bileşimler kapsar. Ayrıca % 75-80 oranında su kapsarlar; ki bu oran operasyona sürecinin ilk soldurma evrelerinde % 60-70’e düşer. “Oolong” ve “siyah çay” işlemenin mayalanma veya oksitlenme evresinde, polifenolik flavanoller veya katekinler havadaki oksijenle oksitlenerek o eşsiz tad ve rengi yaratırlar. Kavurma veya kurutma harekâtı, oksidasyona neden olan enzimi tesirsiz kılar ve hatta içinde bulunan su oranını % 3’e düşürür.
Siyah çayın kokusu çok karışıktır. Bugüne kadar hidrokarbonlar, içkiler ve asitler olmak üzere 550den fazla kimyevi madde tespit edilmiştir. Bunların çoğu operasyona sırasında oluşur ve kimyevi madde kendi ehemmiyetli özelliklerini ekkeleyerek, çayı içenin koku alma duyusuyla çayın tadına katkıda bulunur. Ancak tad, temel olarak muhtelif çok yaygın ama kusurlu olarak tanen diye öğrenilen polifenolik bileşimlerin kafeinle metamorfoza uğraması neticeyi ortaya çıkar.
Kafein, çayın en ehemmiyetli bileşenlerinden biridir. Hafif bir uyarıcı olarak hareket eder ve midedeki sindirim sağlayan suların faaliyetini artırır. Her tip çay -yeşil, Oolong, siyah- farklı ölçülerde kafein kapsar.
Yeşil çayda Oolongdakinden daha az kafein vardır. Oolongdaki kafein ise siyah çaydakinden daha azdır. Genel olarak vasati bir fincan çay 8,36 mg, Oolong çayı 12,55 mg ve siyah çay 25-110 mg kafein kapsarken, vasati bir fincan kahve 60-120 mg kafein kapsar. Dolayısıyla kafein alımı mevzusunda kaygılananlar yeşil çay veya Oolong çayı gibi sarih renkli, hafif demli çaylar seçim etmelidirler. Ehemmiyetli başka bir nokta da, kahvedeki kafeinin beden tarafından çok tez emilmesidir. Buna bağlı olarak kahve uyarıcı tesiriyle kan dolaşımını ve kadiyovasküler faaliyeti hemen artırır. Oysa çaydaki poliflavanoller emilme süratini yavaşlatır. Kafeinin tesirleri daha yavaş sezilirken bedende kalma süresi daha uzun olduğu için çay, kahveden çok daha canlandırıcı ve tazeleyici bir içecektir.
Keşfedildiğinden bu yana çayın, sıhhate verimli bir hayli güzergahı olduğu düşünülmüştür ve çağdaş araştırmalar da asırlar boyu ileri sürülenlerin doğru olduğunu göstermektedir. Çayın en ehemmiyetli özelliği tamamen natürel bir ürün olması, kokulu çaylardaki çiçek, meyve veya baharatlar hariç hiçbir yapay renklendirici, gözetici ve kokulandırıcı kapsamamasıdır. Ayrıca sütsüz ve şekersiz alındığı sürece kalorisi yoktur ve bedenin su balansının korunmasında ehemmiyetli bir rol oynar.
Çay natürel olarak florür kapsadığı için, diş minesini güçlendirir ve ağızdaki bakterileri kontrol altında tutarak plak yaradılışını eksiltir, diş eti hastalıklarına karşı koruma oluşturur. Yapılan araştırmalar, hem yeşil hem de siyah çayların harcanmasının kanser tehlikesini -özellikle akciğer, bağırsak ve cilt kanseri- eksiltebileceğini göstermektedir.
Siyah çayın bileşenlerinin antioksidan tesirinin olabileceği, kanser yapıcı hücrelerin oluşmasını yasaklayabileceği düşünülmektedir. Geçtiğimiz senelerde yapılan muhtelif araştırmalar çayın kalp hastalıkları, felç ve tromboza karşı muhtemel tesirlerini göstermektedir. Çaydaki kafeinin kalp ve dolaşım sistemi için hafif bir uyarıcı olabileceği ve böylece arteoskleroz damar sertliği ihtimalini eksiltebileceği düşünülmektedir. Ayrıca çaydaki polifenollerin, kolekstrolün damarlar tarafından emilmesini ve kan pıhtılarının oluşmasını yasakladığına da inanılmaktadır.
Çaydaki kafein, konsantrasyonu artırabilir, tat ve koku alma duyularını kuvvetlendirebilir. Çayın hazım sağlayan akışkanları, böbrekler ve karaciğer de dahil olmak üzere metabolizmayı uyarır. Böylece zehirli maddelerin ve değişik istenmeyen maddelerin bedenden atılmasına dayanakçı olur.
Su on saniyeden fazla kaynayıp fokurdamamalıdır yoksa gereğinden fazla oksijen kaybeder.Soğumuş suyu asla yine kaynatmamak gerekir.Demlenmiş çayı porselen çaydanlığa boşaltmadan evvel bir defa karıştırın.Yeşil çay, altlığı olmayan fincanla, siyah çay ise altlıklı fincanla sunulur.Demliğin, çaydanlığın ve çay kadehlerinin metal olmamaları ve deterjanla yıkanmamaları gerekir. Metal çaydanlıkta yapılan çayda metal tadı olur.
Taze ve soğuk su kullanın.Daha iyi bir demleme ısısına erişmek için demliği ısıtın.Çayın miktarına dikkat edin; fazla çay koymak hem ekonomik değildir hem de çay acı olur.Su kaynadığı anda, suyu demliğe ekleyin.Tüm lezzetin sarihe çıkabilmesi için 3-5 dakika demleyin.Eğer çayınızı süt ile içmek istiyorsanız daha iyi karışması için fincana evvel sütü koyun.Çayı kuru, hava almaz bir kapta muhafaza edin.
Çay sert ve acı: Büyük ihtimalle fazla çay koymuşsunuzdur. Genellikle, gerektiğini düşündüğümüzden daha azı yeterli olacaktır. Başlangıç olarak, “bir ölçek de demlik için” kaidesinden bırakın. İkinci ihtimal de gereğinden daha uzun bir vakit demlemenizdir. Çıkarılabilir filtreli demlikler veya presli “cafetiere” tipi çaydanlıklar idealdir.Çay flu görünüyor: Bu reelinde iyi bir işaret olabilir; nitelikli Assam Çayı köpüklenebilir ve ışığı yansıtır. Ancak çay gerçekten çok fluysa ya su ya da çay kötüdür.Çayda metalimsi bir tat var: Bu mesele genellikle makûs sudan kaynaklanır veya çay kalitesizdir.Çay tortulu görünüyor: Bu da, genellikle makûs sudan kaynaklanır, sudaki tortular kadehin veya fincanın yan duvarlarına yapışır. Mesele düşük nitelikli, ufak yapraklı çayların kullanımına da bağlı olabilir. Şişe suyu veya filtreden geçirilmiş su deneyin.Çayın tadı yavan: Bunun sebebi makûs nitelik çay kullanıyor olmanız. Kendinize daha iyi davranın ve daha iyi çaylar kullanın. Suyu tekerrür kaynatmış veya servis yapmayan kaynamasını beklememiş olabilirsiniz.Çay tatsız: Çay, rafınızda gereğinden uzun bir vakit beklemiş olabilir. Ufak ölçülerde ve sık sık çay alın, hem böylece farklı lezzetli çayları da sınama şöhretsiniz olacaktır.
Assam: 1830’larda Hindistan’ın kuzeydoğu vilayetlerinden Assam’da İskoçyalı Robert Bruce tarafından keşfedildi. Koyu renkli, güçlü ve kokuludur.Seylan: Ufak nitelik değişiklikleri ile Sri Lankadan gelen her çay bu türdendir. Ne kadar yüksekte yetişirse o kadar niteliklidir. Güzel kokulu ve aromalıdır.Darjeeling: Dünyanın en nitelikli çaylarından biridir. Nepal yakınlarındaki dağların doruklarında yetişir. Çayların şampanyası da denilen Darjeeling’in tadı bilye ya da frenküzümüne benzetilir.Earl Grey: Darjeeling, Assam, Seylan siyah çaylarından birisi ile bergamot yağının özel geçimini yansıtır.English Breakfast: Güne iyi bir başlangıç için, Hindistan ve Seylan’ın güçlü çaylarından bir harman.Formosa Oolong: Aroması şeftaliyi anımsayan Tayvan mahsulü.Gunpowder: Bir Araya Geldikten sonra yapraklarının sıkıca sarıldığı yeşil Çin çayı. Tad ve aroması ince ve kırılgandır.Jasmine: Yasemin çiçekleri ilave edilmiş yeşil ya da siyah ve yeşil çay karışımı.Lapsang Souchong: “Souchong”, Çin orijinalinde çayın büyük yapraklarını tanımlar. Güçlüdür, duman rengindedir ve zengin bir aroması vardır.Orange Pekoe: “Pekoe” çayın ufak olan yaprak ebatlarını tanımlar. Bu siyah çay orijinine ve işlenmesine bağlı olarak aromasında spektrum gösterir.
İyi işlenmiş siyah çaylar, vakumlu ambalajlarda veya kapalı teneke paketlerde iki seneye kadar dayanabilmesine karşın, çayın bütün olarak ne zaman bir araya geldiğini tespit etmek güç olabilir. Çoğu çaylar, deniz yoluyla taşındığı için satış noktalarına varmaları birkaç ay sürer. Sadece, mevsimlerin keskin olarak ayırt edilebildiği bölgelerde yetişen, Darjeeling gibi birinci ve ikinci sürgünlerden alınan çayların bir araya gelme zamanı tanımlanabilir. Misalin, haziran ayında satılan birinci sürgünler üç aylıktır. Bunlar gibi narin siyah çaylar en fazla altı ay dayanır ve bu vaziyet yeşil çaylar için de geçerlidir. Çayı koyu renkli ve hava almaz bir kap içinde, rutubet ve buharlaşma riski olmayan bir yerde saklayın. Baharatlardan ve aşikar kokulu besinlerden uzak tutun zira çay kolayca bozulabilir.
Çay nebatının uçlarında ve dallarında ufak çiçekler açar. Meyve üç gözlü kapsüldür. Çay nebatından sadece çay elde etmek için değil, ilaç üretmek için de faydalanılır. Thea Sinensis ve Thea Assamica Theaceae çaygillerin ekonomik açıdan en eksantrik olanlarıdır. Literatüre bakılırsa, özellikle de tropik ve astropik ormanlarda, 28 tür ve 520 cinste karşımıza çıkar. Çayın işlenmesi; soldurma, kıvırma, mayalama ve kurutulmayla yapılır. Dört kilo yeşil yapraktan takribî bir kilo çay elde edilir. Avrupa’ya ilk çay 1610 senesinde, o sırada henüz sekiz senelik bir geçmişe sahip olan Hollanda Doğu Hindistan Kumpanyası’nın bir gemisiyle geldi. Buzlu çay, 1904’te Saint Louis Dünya Fuarı’nda buluş edildi.