Meme Kanserleri

Prof. Dr. Mehmet Korkmaz, son senelerde dünya genelinde kanser araştırmalarında ismi sık sık dinlenen bor madeni üzerine yapılan araştırmalarla alakalı açıklamalarda bulundu.

Araştırmalara göre, borun insan sıhhati açısından oldukça ehemmiyetli olduğunun ortaya konduğunu, günlük beslenmede bor beceriksizliğinin başta kanser olmak üzere bir hayli kronik hastalığa tutulma tehlikesini artırdığını dile getiren Korkmaz, borun besinler yoluyla alınmasının olası olduğuna işaret etti.

Kuru üzüm, fındık ve kuru kayısının bor açısından zengin besinler olduğunu vurgulayan Korkmaz, “Elimizdeki belirtilere göre bu besinlerin tüketimini çoğaldırdığımız takdirde kronik hastalıklara tutulma tehlikesini ehemmiyetli derecede eksiltebiliriz.” dedi.

Her gün kumpaslı olarak kuru üzüm, fındık ve kuru kayısı harcamanın öbür besinlerden alınan günlük vasati 1-1,5 miligramlık bor seviyesini 2-2,5 miligrama çıkarabildiğini aktaran Korkmaz, vejeteryan beslenmenin de bedendeki bor ölçüsünü artırdığını bildirdi.

Özellikle topraktaki bor oranı yüksek yerlerde üretilen meyve ve sebzelerin de bedene alınan bor ölçüsünü artırabildiğini aktaran Korkmaz, bu sebeple bor sahalarına yakın yerlerde yaşayanların günlük 5 miligramı daha kolay tutabildiklerini, daha kaderli olarak nitelenebileceklerini dile getirdi.

“İlaç Prototipi Hazırlandı”

Borun muhtelif kanser cinslerine karşı gözetici ve rehabilitasyon edici özelliklerine müteveccih araştırmaların devam ettiğini söyleyen Korkmaz, TÜBİTAK takviyeli yürüttükleri prostat kanseri rehabilitasyonuna müteveccih araştırmanın sürdüğünü bildirdi. Korkmaz, birleşimledikleri bor bileşikleriyle ilaç prototipleri hazırladıklarını, bu prototiplerin ilk neticelerinin umut verdiğini, hazırlanan ilaçları hayvanlar üzerinde sınamaya başlayacaklarını ifade etti.

Çalışmanın henüz ilk evrelerinde olduklarını anlatan Korkmaz, şunları kaydoldu: “Borun prostat kanseri rehabilitasyonunda bir potansiyeli var ama bunların kabul edilebilir rehabilitasyon seviyesine gelebilmesi için birtakım yeni çalışmaların yapılması gerekiyor. Bu uzun bir süreç, alınan neticeler hemen ilaca dönüşmez. Özellikle kanser hastalarını uyarmak istiyorum, doktorlarının rehabilitasyonlarını asla vazgeçmesinler.”