Paylaş |
|
Tweet |
Kanser tecrübeyi, hastalık işaretinin ilk idrak edilmesinden başlayıp iyileşmeye veya vefata kadar giden birbirleriyle ilişkili bir hadiseler zinciridir
Kanser tecrübeyi, hastalık işaretinin ilk idrak edilmesinden başlayıp, teşhis ve rehabilitasyona, oradan iyileşmeye veya vefata kadar giden birbirleriyle ilişkili bir hadiseler zinciridir. Bu süreçte teşhis anı, psikolojik takviyenin en çok gereksinim dinlendiği anımsa. Kanser teşhisinin hasta üzerinde devirici bir tesiri vardır; bundan kaçınmanın en kolay yolu gidişatı hastadan saklamaktır 1. Bir aile ferdine gidişatı açıklamak ve hastaya söyleyip söylememe mesullüğünü ona vazgeçmek de seçim edilebilen bir yoldur 2. Fakat, teşhisi hasta dışında herkesin bildiği böyle bir gidişatın da mahzurları vardır. Hasta yakınları ve sağlık personeli bir yandan hastayı hafifletmek isterken, öbür yandan da teşhisi belirtmeden mevzu çevresinde konuşmak zorunda kalırlar. Teşhis çevresindeki bu gizem perdesi de hastada muhtelif kuşkulara neden olur.
Kanser teşhisinin açıklanmasıyla alakalı hekimlerin davranışlarını tanımlayan bir çalışma, düşünülenin tersine reelin hastadan saklanmaması meylini ortaya koymuştur. Suallere yanıt veren hekimlerin % 95i gidişatı hastalara bildirmenin genel siyasetleri olduğunu beyan etmişlerdir. Katılımcı hekimlerin tamamı, kanser hastası olduklarında gidişatın kendilerine söylenmesini seçim edeceklerini ve teşhisi öğrenmenin hastalara ait bir hak olduğunu belirtmişlerdir 3. Kanserli hastalarla yapılan bir çalışmada, onlar da teşhisin kendilerine açıklanmasını seçim edeceklerini belirtmişlerdir 4. Ayrıca, Hasta Hakları Bildirgesi Lizbon-1981 ve Hasta Hakları İdaremeliğine Ankara-1998 göre de, hastaların teşhisi bilme hakları vardır.
Burada, hastasını fobileri ve istekleri ile kabul eden, onu bir fert olarak idrak eden, bilgilendirmede rahat, tezci olmayan ve güven duygusu uyandıran bir doktorun varlığı çok ehemmiyetlidir 5-7. Hekim, hastasına teşhisi sarihlerken, kullanacağı sözcüklere de çok dikkat etmelidir. Psikolog olan bir kanser hastasının bu mevzudaki düşünceleri şöyledir: Her ne kadar, hastaya teşhisin açıklanmasından yana olsam da, Sende kanser var veya % 10 yaşama uğrun var gibi ifadelerin kullanılmasına karşıyım. Zira, bir hayli insan için kanser sözcüğü, sonunda vefat olan ve kurtulması mümkün olmayan acılı bir hastalık olarak idrak edilmektedir8.
Teşhisin hastaya söylenmesinde dikkat edilecek nokta, tüm reelin aktarılması değil, hastalığın hangi doğrultularının açıklanmasının hasta için daha uygun olacağının tanımlanmasıdır. Hekim, kanser sözcüğünü kullanmadan içtence gidişatı açıklamaya başlamalı ve bu açıklama sırasında hastanın ne kadar ayrıntı istediğine dair ipuçları tutmaya çalışmalıdır. Misalin, uzun bir suskunluk ve göz kaçırma hareketleri, hastanın hazmedebileceği bilgi hududuna erişildiğini gösterir. Bazı hastalar, açıklama sırasında doğrudan Kanser miyim? diye sorabilirler veya vaziyetleri hakkında her şeyi bilmek isteyebilirler. Kimileri de, teşhisi dinlemek istemediklerini sarihçe ifade edebilirler. Misalin, bir hasta Şayet makûs bir şeyse, bunu bana söyleme demiştir 9.
Korkunç tesirinden dolayı, hastaya kanser teşhisi söylenirken çok dikkatli olunmalıdır. Hasta kanserden ne kadar şüphelense de, asıl haber hasta için büyük bir travmadır 10. Bir Hayli hasta, teşhisin kendilerine açıklanma anını “kamyon çarpmış gibi, şok edici, korkuya düşürücü, sersemletici” olarak bildirmişlerdir 9. Bu sebeple, sağlık personeli, hastadan gelebilecek kuvvetli duygusal tepkilere hazır olmalıdır. Hastalarda gözlemlenen tepkisel davranışlar arasında teşhisi kabullenmeme Bende kanser olamaz! 11, dargınlık hali, kaygı ve bunalım sayılabilir 12. Kaygı hemen her zaman kaçınılmazdır ve kendisini ağlama ve konsantrasyon kaybıyla gösterir. Neden ben? görüşünün egemen olduğu bunalım uysallık hali de yaygın görülen bir yanıt biçimidir 13-15. Bazı hastalarda, hastalık üzerinde zekâsal bir üstünlük kurma mücadelesi kollanabilir 16. Bu hastalar, hastalık hakkında bilgi sahibi olmak; kendi rehabilitasyonları hakkındaki kararlara katılmak ve neticeleri tartışmak isterler. Sağlık personeli, bu tip hastalara yol göstermelidir.
Teşhisin netleşmesi ve gidişatın hastaya anlatılması, hastayı, ailesini ve hekimleri rehabilitasyon safhasını tasarılamaya sevk eder. Bugün, kanser rehabilitasyonuna hemen teşhisin ardından başlanmaktadır. Bununla birlikte, mümkün olursa rehabilitasyondan evvel 1-2 gün beklenmesi daha iyi olur 9. Bu vakit, hasta ve ailesinin gidişatı hazmetmelerine ve önlerinde yaşayacakları süreç mevzusunda kendilerini hazırlamalarına dayanakçı olacaktır. Teşhis anında, rehabilitasyon hakkında barbarca bir bilgi vermek, hasta ve yakınlarından gelebilecek sualleri yanıtlamak yeterli olur. Rehabilitasyon ve rehabilitasyonun yan tesirleri mevzusunda ayrıntılı açıklamalar hasta ve ailesinin daha kolay kabul edebileceği bir zamanda anlatılmak üzere ertelenebilir.
Kanser hastalarının rehabilitasyonu için geliştirilen yöntemler yaşam vaktini uzatırken, yöntemlerin spektrumu ve karışıklığı rehabilitasyon evresinin dağılınmasına yol açmıştır. Kanser tıbbının bu değişen özelliğine bağlı olarak, bir çok tıp merkezinde Rehabilitasyon Takımı Kavramı geliştirilmiştir. Rehabilitasyon takımında kimlerin yer alacağı, müesseseye göre değişmekle birlikte, aboneler genellikle dahiliye, cerrahi, radyoterapi, onkoloji, psikiyatri uzmanları ile psikolog, sosyal hizmetler uzmanı ve hemşirelerden oluşmaktadır. Bu takımda yer alan hemşireler, takımın ortalıkta en çok gezen ve kolayca erişilebilen aboneleri olmaları sebebiyle rehabilitasyonda ehemmiyetli bir rol oynarlar. Bugün, bir çok hemşire kanserli hastaların bakımı mevzusunda uzmanlaşmıştır ve onların bilgi ve muayenehane tecrübeleri oldukça etkileyicidir. Bu hemşirelerin çoğu, hasta ve yakınlarının duygularını korumak dahil kendilerini kanser hastalarına adamış gidişattadırlar 17,18.
Kanserli hastaların endişeleri dört grupta bir araya gelebilir:
Kanserli hastaların tutumları araştırıldığında, terk edilme, dışlanma ve yalnız kalma fobilerinin, vefat fobisinden daha önde geldiği görülmüştür. Dışlanma fobisi, vefat fobisine göre daha büyük bir bunalım kaynağıdır ve bazı hastalar dışlanmaktansa can vermeyi seçim etmektedirler. Dışlanma fobisi, sıklıkla yakın etraftaki insanların tutumlarından kaynaklanmaktadır. Kanser hastasının yakın etrafındaki insanlar kendilerini duygusal olarak hastadan uzak meblağlar. Bu tutum, onlardaki hastanın bir gün can vereceği inancından kaynaklanır 19. Gidişatı daha da makûslaştıran, hastanın çevresindekilerden paradokslu sinyaller almasıdır 20. Misalin, dostları haftalarca ziyarete gelmezken, aniden ortaya çıkıp, her zamankinden daha nazik, dikkatli ve daha şefkatli davranırlar. İnsanlar, destek ve destek mevzusunda bazen tutkulu görünürken, bir başka zaman böyle istekleri geri çevirirler. Son çalışmalar, destek isteyen, gereksinim ve meselelerini sarihçe dile getiren hastaların, çevresindekiler için daha az sempatik olduklarını göstermiştir 21.
Şayet hastaya, ailesi, dostları ve iş etrafındakiler duygusal destek veremiyorsa, başka destek kaynakları söz mevzusudur. Kanser olmanın ne olduğunu, kanser hastasından başkası kavramaz biçiminde yaygın bir söz vardır. Eş tecrübe yaşayan insanlarla grup oluşturmak, bir çok kanser hastasının psikolojik geçimine dayanakçı olmuştur 22. Böyle etraflarda, ortak problemler ve günlük yaşanan tecrübeler paylaşılır. Kanser hastası, bu biçimde öbür kanser hastalarının da dışlanma gibi tecrübeler yaşadığını bilir. Neticede, bu gibi tepkilerin kendi şahsiyetinden değil de hastalığından kaynaklandığını anlar. Kanser tecrübeyi yaşamış hastaların rehabilitasyon takımlarına dahil edilmesi ABDde yaygınlaşan bir vaziyettir 23. Bu uygulamanın ülkemizde de yaygınlaştırılması verimli olacaktır.
Operasyon neticeyi oluşacak uzuv kaybı da ayrı bir evham sebebidir. Göz, meme, kol, bacak gibi uzuvların kaybı neticesinde bozulan dış görünümleri sebebiyle hastalarda dışlanma fobisi büyür; kendilerini sosyal ve cinsel yaşamdan uzak yakalayabilirler. Rehabilitasyon takımı bu mevzuda hastaya operasyon evvelinde ve sonrasında duygusal destek vermelidir.
Kanser, kaçınılmaz olarak şahsın kendi vefatıyla yüzleşmesine neden olur. Süreç sonunda bütün iyileşme öngörülse de veya hastalık belirtileri olmadan uzun seneler yaşanması beklense de vefat kanser evveline göre artık daha yakındır. Kanser vefat fobisi oluştururken, öbür taraftan ailenin geleceğine ait endişeleri de gündeme getirir. Netice olarak, vefat kanserin muhtemel bir neticeyidir ve hasta bu reelle yüzleşmelidir 24. Hastaların kendi gelecekleri hakkındaki sualleri rehabilitasyon takımı tarafından içtence yanıtlanmalıdır. Sualleri dinlemezlikten gelmek veya atlatmak yerine “Gidişat pek iyi gözükmüyor” gibi bir ifade kullanılabilir. Rehabilitasyon umut veriyorsa, bu gidişat da hastaya aktarılmalıdır. Trajedi derecesinde böyle bir hastalıkla yüzleşen hastaların çoğu inanç aksında avuntu ve kuvvet bulurlar 25,26. Amerika Birleşik Devletlerinde rehabilitasyon takımına bir din adamı da ilave edilerek, kanser hastalarına manevi destek olunmaktadır 9,27.
Kanser hastaları genellikle, kendileri dışındaki eforlar tarafından hakimiyet edildikleri hissine kapıldıkları bir naçarlık duygusu yaşarlar. Bazı hastalar bu bağımlılıktan memnun olurlar, zira bu gidişat onları tüm dikkatlerin merkezinde meblağ. Fakat bu hasta rolü, geçici dahi olsa bağımsızlıklarına değer veren bireyler için güçtür. Evin uyumunu sağlayan fertler, kendilerini bu görevlerini yapamaz bir halde bulurlar. Kanser, böyle hastalar arasında bir değersizlik hissi uyandırır. Rehabilitasyonun biçimi ve hastalık süreci sonu emin olmayan bir hastalık atmosferi oluşturur. Bu biçimde birey kendi yaşamı üzerindeki hakimiyetini otonomluğunu kaybeder 28. Rehabilitasyon takımı, bu otonomluğun en azından bir kısmını hastanın kendi ufak işlerini yapabilmesine imkân tanıyarak sağlayabilir 29,30. Hastalar, beslenme, tıraş olma, banyo yapma gibi kolay lüzumlarını kendi başlarına giderdiklerinde kendilerini daha az bağımlı ve daha üretken sezerler. Bunun da ötesinde hastalar, kendilerini rehabilitasyon takımının bir parçası olarak da görürler 31,32.
Ufak bir kanser merkezi, psikolojik bir çalışmayla müthiş bir rehabilitasyon merkezi haline dönüşmüştür 33. Bu çalışmadan evvel, sağlık personeli hastaları yürüyen ölüler olarak görür ve onların duygusal lüzumlarını pek önem vermezlerdi. Hastalar da pervasız hekimler ve erişilemeyen hemşirelerden şikayet ederlerdi. Çalışma sırasında, kanser merkezindeki işleyiş yine şekillendirildi: hastalar yataklarını kendileri düzenliyor, beslenme, banyo ve öbür lüzumlarını kendileri karşılıyordu. Muhtelif el sanatları faaliyetleri özendirildi. Hastalar, tüm bunların sonunda, kendilerinin dışlandığı fikrinden uzaklaşarak mesul ve bereketli insanlar olarak muamele gördükleri fikrine özümsediler. Çalışmadaki en ehemmiyetli evre, ortak yemek salonu olmuştur. Yemekler, diyetisyenlerin de katıldığı ortak bir yemek salonunda yenmeye başladığında yalnız ve dışlanmışlık duygusu içindeki hastaların öbür hastalarla görüşebileceği harikulade bir civar oluşturulmuştur. Böylece, merkez daha iyi yaşanacak bir yer konumuna gelmiştir. Tüm kanser rehabilitasyon merkezlerinde işleyişin bu istikamette yine tertip edilmesinin daha verimli olacağı değerlendirilmektedir 33.
Işınım rehabilitasyonu, tüm rehabilitasyon alternatifleri arasında yanlış anlama ve yorumlara en çok sarih olan bir rehabilitasyon biçimidir. Bir odada, tek başına büyük bir makineden görünmeyen bir rehabilitasyon almak fikri hasta ve yakınları için oldukça korkutucudur. Hastalar için bu rehabilitasyon yöntemi, vefat fobisini yine tetikler. Zira, bu onlara operasyonla kanserin rehabilitasyon edilemediğini ve hastalığın daha da ilerlediğini düşündürür. Işın rehabilitasyonu, ayrıca tende yanık oluşturan bir yöntem olarak idrak edilmektedir. Hatta, bazı aile fertleri, hastanın radyoaktivite kazandığı görüşüyle hastayla temastan sakınırlar Işın rehabilitasyonundan sonra hastalar radyoaktif değildir.
Işınım rehabilitasyonunun emin yan tesirleri rehabilitasyondan evvel hastaya anlatılmalı ve onun gereken temkinleri alması sağlanmalıdır. Baş bölgesine uygulanacak bir ışın rehabilitasyonunda saçlar dökülebileceğinden, hastaya bir peruk alması önerilebilir. Erkeklerde, faize uzuvlarına uygulanacak bir ışın rehabilitasyonu sperm yapımını bozup, kısırlığa yol açabileceğinden böyle hastalara sperm gizleme imkânları anlatılmalıdır. Kadın faize uzuvlarına uygulanan ışınımın geçici veya kalıcı bir menopoza yol açabileceği bayan hastalara hatırlatılmalıdır.
Kemoterapi, fiziksel ve psikolojik bir çok yan tesir oluşturan rehabilitasyon biçimidir. Bu hastaların en büyük fobileri Rehabilitasyon işe yarayacak mı?, Ne gibi yan tesirleri olacak? gibi suallerin sorulduğu sonu belirsiz bir sürece girilmesidir 34. Bir Hayli hasta için en büyük yeis kaynağı, saç kaybıdır. Her ne kadar, rehabilitasyondan sonra saçlar yine çıkıyorsa da, geçici bir saç kaybı dahi hastalar için büyük bir travma tesiri oluşturmaktadır. Hastalar, zekâsal olarak ne kadar hazır olsalar da, çoğu hasta taraklara gelen ve yastıklara dökülen saç demetlerinden dolayı şok yaşar. Bu sebeple, saç dökülmesi bekleniyorsa, hastaya evvelden bir peruk alması önerilmelidir.
Kemoterapiden kaynaklanan bulantı ve kusma şikayetleri, ağızdan veya fitil olarak alınacak ilaçlarla ve perhiz takviyesiyle bir nebze rahatlatılabilir. Bir Hayli hastada kollanan bir kaygı kaynağı da faize işlevine olan tesirdir. Çocuk doğurma çağındaki kadınlar, kumpassız adet kanamaları yaşayabilirler; hatta hamile kalma potansiyelleri bozulabilir. Kemoterapi, erkeklerde genellikle sperm rakamı ve hareketini eksilterek faize işlevini makûs tesirler. Fakat, kemoterapiden sonra, hem erkek, hem de kadında basmakalıp faize işlevi yine kazanılır. Bununla birlikte, bazen kalıcı kısırlık oluşabilir. Bu sebeple, suni döllenme için hastalara rehabilitasyon evvelinde sperm veya yumurtalarını bir merkezde uygun şartlarda dondurmaları nasihat edilmelidir.
Rehabilitasyonun bitirilmesi, hasta ve ailesi için bir dönüm noktasıdır. Operasyon, ışın ve ilaç rehabilitasyonu veya bunların muhtelif kombinasyonlarıyla kanser baskılanmış veya tamamen ortadan kaldırılmıştır. Sağlık sisteminden dağıldıktan sonra, hastalar “hasta” rolünü vazgeçerek yaşamlarına yine dönerler. Çoğu hasta, artık kendini daha mutlu sezer. Zira, kanser tecrübesinden sonra hala yaşıyordur ve ileriye dönük olarak daha iyimserdirler. Fakat, tüm bu duygulara eşlik eden, hastalığın nüksetme yine ortaya çıkma ve hakimiyet edilemeyen bir tabloya dönüşme ihtimalinden kaynaklanan bir de kaygı vardır. Bir hasta, 5-10 sene meselesiz ve sağlıklı kalıp, sonra nüks ve metastaz yaşayabilir. Başka Bir Deyişle, hastalık ihtimali her zaman mevcuttur 35. İyileşme yarıyılındaki bir hasta şöyle konuşmuştur: “Sanki, zaman ayarlı bir bombanın üzerinde yaşıyor gibiyim. Onun, patlayıp beni ne zaman yok edeceğini öğrenmeden yaşıyorum” 9.
İyileşme yarıyılında, kumpaslı hakimiyetlerin ehemmiyeti büyüktür. Fakat, bir nüks vakasının tespit etilmesi, hasta için büyük bir travmadır. Hastanın bu anki geçimi, teşhisin ilk bilindiği andan daha güçtür; zira, hasta şimdi rehabilitasyon alternatiflerinin galibiyetsiz olduğunu kavramıştır. Hasta, daha evvel yaşadığı tüm kaygıları yine yaşamakla surat surata kalmıştır; fakat bu kez tabloya Rehabilitasyona Güvensizlik de eşlik etmektedir. İlk rehabilitasyon çok uzun sürmüşse veya ciddi yan tesirler oluşturmuşsa, hasta aynı rehabilitasyon sürecini ikinci kez yaşamak istemeyebilir. Özellikle, yaşlı hastalar, yine o sıkıntılı yarıyılları yaşamak istemezler. Sağlık personeli, bu davranışları kavrayışla karşılamalıdır. Zati, Hasta Hakları Bildirgesi ve İdaremeliğine göre, hastaların rehabilitasyonu yalanlama hakları da vardır.
Geleneksel tıbbi rehabilitasyon sonrasında yaşanan böyle bir nüks vakayı ile hasta ve yakınları artık özel perhizler, nebat ve hayvan ekstreleri gibi sınanmamış yöntemlere yönelme meyli gösterirler 36. Bilimsel olmayan bu rehabilitasyon alternatiflerinin albenisini eksiltmeye çabalamak yerine, seçenek rehabilitasyon yöntemleri hakkında yeterli bilgiyle donanarak, hastaları bu mevzuda bizzat hekimlerin manipülasyonları daha uygun olabilir.
Her cinsli stres, bitkinlik ve güçlüğe karşın, bir çok hasta kanser tecrübesinin yaşamlarına pozitif bir ebat kazandırdığını belirtmektedir. Hatta, kimileri bu tecrübeyi ikinci bir yaşamın başlangıcı olarak açıklamaktadır 37. Bir hasta bu mevzuda “Hepimiz nasıl olsa bir gün can vereceğiz; kanser, dünyadaki yaşamın bir sonu olduğunu, bu sebeple de dünyadayken yaşamımı en iyi biçimde yaşamam gerektiğini kavramamı sağladı” demiştir 9.
Teşhis anında reelle yüzleşmekten korkmayın,Başınıza gelen bu gidişatı, yaşanması gereken bir tecrübe olarak idrak edin ve hastalığın yaşamınıza katacağı pozitif güzergahları görmeye çalışın,Yakınlarınızdan beklediğiniz alakayı göremezseniz, üzülmeyin; size eş hastalarla surat surata veya “mail” gruplarına dahil olarak diyalog kurun,Bakım ve rehabilitasyonla alakalı kararlarda söz sahibi olun.