Paylaş |
|
Tweet |
Bir âmâ bağırsak parçasıdır. Misyonu bütün öğrenilmese de bedenin olağan işlevlerinde çalışmasına katkı sağlamaktadır. Apandisin iltihaplanması neticeyi patlamasına apandisit denir. Apandisit bulguları, tanı ve rehabilitasyon usulleri.
Körbağırsağın apandis sınan solucansı uzantısının iltihaplanması apandisit olarak öğrenilir. Çok sık tesadüfülen ve özellikle eksik rehabilitasyon neticeyi yol kalemtıraşı riskli karmaşıklıklardan dolayı korkulan bir hastalıktır. Günümüzdeki antibiyotik imkânlarına rağmen bu ikincil hastalıkların en ağın peritonit başka bir deyişle karın çeperi irinidir.
Apandis içinden yiyeceklerin geçmediği minik bir bağırsak çıkıntısıdır. Hareketli ve elastik bir boru şeklinde olan bu çıkıntı kalınbağırsağın başlangıç kısmı olan körbağırsağa, incebağırsakla birleşme yerinin hemen gerisinde bağlanır. Genellikle eğik şekilde gövde aksına doğru uzanır. Bu olağan konumunun dışında leğen içine, karaciğer altına ya da sol böğüre doğru da yerleşebilir. Alışılmış yerinin dışında bulunan apandisin iltihaplanması, bulguları değerlendirmede ve hastalığın tanısını koymada eforluklar yaratır.
Apandisin anatomik yapısında üç tabaka göze çarpar. Dış yüzeyi seröz akışkan kapsayan bir çeper örter. Bunun altında adale tabakayı ve en içte de lenf dokusunca zengin, girintili çıkıntılı bir mukoza yer alır. Lenf dokusunun bolluğundan dolayı apandise “bağırsak bademciği” de denir.
Apandisin iç boşluğu çok dardır. Bağırsak florasında bulunan tam mikroorganizmalar burada da yaşar. Apandis genellikle bu mikroplara karşı yeterince mukavemetlidir. Ama bazen artan mikroplar hastalık yapıcı özellik kazanır. Böylece apandisin iltihaplanma süreci başlar.
Mikropların hastalık yapıcı özellik kazanmalarını sağlayan en ehemmiyetli hadise, apandis iç boşluğunun tıkanarak körbağırsakla irtibatının zayıflamasıdır. Mikropların burada durağan şekilde kalmasıyla apandis dinleyen iltihaplanır. Tıkanmanın bir hayli sebebi vardır. Bunlar arasında yoğun mukus tıkaçları, bağırsak solucanları, apandisin çok uzun olması, duvarlarında hareketi güçleştiren köşelerin bulunması ya da kiraz gibi meyvelerin takılı kalan çekirdekleri sayılabilir.
Antibiyotiklerin yaygın şekilde kullanıma girmesiyle apandisit olgularının rakamı eksilmiştir. Gene de tam cerrahi teşebbüslerin yüzde 2 si apandisit sebebiyle yapılmaktadır. Bebeklik çağında ender görülen apandisit, çocukluk ve özellikle ergenlik çağında çok sık ortaya çıkar. Daha sonra görülme sıklığı eksilmekle beraber her yaşta büyüyebilir ve her iki türde de denk oranda görülür. Bazı hastalarda akut apandisit kendiliğinden geriler. Ama olguların yarısında bu krizler tekrarlar ve kesin rehabilitasyonu gerektirir.
Hastalığın akutla kronik arası ve kronik şekillerinden de söz edilir. Akutla kronik arası olgular çok ender değildir. Buna karşılık kronik apandisite düşünüldüğünden çok daha az tesadüfülür; hatta kronik apandisit tanısının bir hayli olguda sağlam bir esası yoktur.
Apandisitin bulguları tecrübeli bir doktoru dahi tanı koymada güçe sokabilir. Akut apandisit özellikle çocuklarda iştah kaybı, bulantı ve kusmayla başlar. Ateş hastalığın tipik bir bulgusu değildir. Koltuk altından ölçüldüğünde hiçbir zaman çok yüksek çıkmaz. Ama makattan alınan beden sıcaklığı her zaman daha yüksektir. Ağrı en ehemmiyetli bulgudur. Birkaç kere kusmayla beraber sancı şeklinde ortaya çıkar. Evvelleri aralıklı gelen ağrı gitgide şiddetlenir ve kesintisizlik kazanır. Apandisit ağrısı göbek etrafı ve karın üstü bölgelerinde başlar; daha ender olarak tam karında dinlenir. Daha sonra karnın sağ alt bölgesine kayar. Ağrının göbek ile böğür kemiği ön dikeni arasındaki bu yeri çok tipiktir. Bazen şiddetle başlayan ağrı daha sonra hafifler. Bu vaziyet yanıltıcıdır; hastaya rahatsızlığının bittiği duygusunu verir.
Oysa ağrı eksilirken akut krizin öteki bulgularında gerileme görülmezse, misalin, süratli olan kalp atışları yavaşlamaz, adale sertliği çözülmezse bu vaziyet apandisitin en fobili karmaşıklığı olan karın zan cerahatinin büyüdüğünü gösterir.
Hastanın tetkiki sırasında basitçe akut apandisit tanısına varılabilir. Karnın sağ alt bölgesinin elle tetkikinde adalelerin korunma emeliyle kasılması neticeyi sertlik görülür. Belli noktalara bastırılması şiddetli ağrı verir.
Belirtilerin şiddeti ve hastalığın ağırlığı yalnız apandis cerahatinin kalitesine bağlıdır. Akut apandisitin başlıca üç tipi vardır: Mukuslu, cerahatli ve kangrenli. Cerrahi uygulamada en sık mukuslu apandisite tesadüfülür. Mukus salgısının çoğaldığı bu tipte apandis iyice iltihaplanmış, gergin ve gelişmiştir. Üzerindeki periton ise alışılmış parlaklığını yitirerek hafif matlaşmıştır. Mukuslu apandisit hastalığın en hafif tipi olmasına rağmen, zamanında müdahale edilmezse cerahatli apandisite dönüşebilir. Cerahatli apandisitte, apandis iç boşluğunda ve duvarında biriken iltihap bir hayli çıban odağı oluşturur. Bu çıbanların ülserleşerek apandis dışına açılmasıyla kaçınılmaz olarak periton cerahati büyür. Akut apandisitin cerahatli tipinde körbağırsak ve incebağırsak iletişim bölgesi gibi apandis yakınındaki bağırsak kısımları da iltihaplanır. Son olarak, apandis damarlarının pıhtıyla tromboz tıkanması neticesinde kangrenli apandisit büyür.
Başka bir deyişle, apandise gelen kanın ve dolayısıyla oksijenin eksilmesi, doku vefatına nekroz ve apandisin bağırsaktan kopmasına yol açar. Kopan apandisin ve körbağırsağın içindekiler kayın çeperi boşluğuna dağılınca çok ağır bir peritonit oluşur.
Hastalık gidişine vazgeçilirse, başka bir deyişle tanısı konmaz ya da hasta operasyona izin vermezse nasıl bir büyüme gösterir? Bazı iyi mizaçlı olgularda ağrı, kusma ve ateş birkaç gün içinde kendiliğinden eksilir ve hasta o an için kendini “iyileşmiş” sezer. Ama “o an” geçicidir, zira basitçe atlatılan bu ilk krizi kaçınılmaz olarak ikincisi izler. İkinci krizin ortaya çıkış zamanı değişkendir ve arada geçen müddet hastalığın kronikleşmesine yol kalemtıraş miktarda uzayabilir.
Bu iyi mizaçlı olguların dışında bazen de 3. ve 4. günlerde periton tepkisi büyür. Bunun neticeyi olarak böğür çukurunda elle sezilen, hudutları bilinmeyen, oval bir kütle belirir plastron. Yatakta dinlenme, karna buz koyma ve antibiyotik rehabilitasyonuyla plastron birkaç haftada geriler.
Bir başka ihtimal de apandisitin yaygın peritonit gibi ağır hastalık vaziyetine doğru büyümesidir. Yaygın karın çeperi cerahatinde bulgular çok şiddetlidir; ağrı tam karında dinlenir, kusma sıklaşır, hıçkırma belirir ve ateş 400C ye kadar çıkar. Hasta kaygılı, zahmetli, solgun, surat hatları gerilmiş görünür; dudaklar ve özellikle dil kurumuştur. Acil teşebbüste bulunulmazsa hasta can verir.