Paylaş |
|
Tweet |
Performans anksiyetesi, cinsel yaşamlarında mesele yaşayan erkekler kadar kadınların da en büyük endişelerinden biri. Üstelik bu vaziyetten şikâyet eden kadınların rakamı süratle çoğalıyor.
Performans anksiyetesi, cinsel yaşamlarında mesele yaşayan erkekler kadar kadınların da en büyük endişelerinden biri. Üstelik bu vaziyetten şikâyet eden kadınların rakamı süratle çoğalıyor.
Uyarılma ve orgazm güçlüğü, performans anksiyetesinin en ehemmiyetli sebeplerinden birini oluşturuyor. Anatomik mesele, diyabet, koroner kalp hastalıkları gibi fiziksel meseleler ya da psikolojik orijinli meseleler, orgazm güçlüğüne yol açabiliyor. Bunların yanı gizeme, kadının yeterli cinsel tecrübeyi olmaması, dikkatini cinsel ilişkiye verememesi veya partneri tarafından şu ya da bu sebeple yeterince uyarılamaması da birliktesi orgazm güçlüğünü getiriyor. Orgazm meseleyi yaşayan kadında bir vakit sonra negatif temenni, başka bir deyişle Yeniden orgazm olamayacağım evhamı ortaya çıkmaya başlıyor. Bu vaziyet bazen şiddetli ebatlara erişerek saplantıya dönüşebiliyor. Kadının orgazma erişmesinde yalnızca partnerinin değişleri yeterli gelmiyor. Aynı zamanda vajinal bölgesine yeterli seviyede kanın erişmesi gerekiyor. Ancak, kadın muhtelif sebeplerden dolayı orgazm olmakta güçlük sürüklediğinde, stres devreye giriyor ve bu mesele karşısında vajinal bölgede kanlanmayı yasaklayan adrenalin hormonu salgılanmaya başlıyor. Bunun neticesinde, kadın yeniden orgazm olmakta güçlük sürüklüyor. Başka Bir Deyişle, bir kısırdöngü oluşmaya başlıyor.
Vajinismus, pek çok kadının karşı karşıya kaldığı bir mesele. Öyle ki, ülkemizde cinsel terapi merkezlerine en sık müracaat etme sebebini oluşturuyor. Vajinismus , vajinal bölgedeki adalelerin kasılarak cinsel birleşmeyi yasaklamasıyla karakterize edilen bir hastalık. Bu hastalık kadınlarda da, performans anksiyetesine zemin hazırlayan bir öbür ehemmiyetli unsuru oluşturuyor. Ancak vajinismus şikâyetinde performans anksiyetesi ön tasarıya çıkmıyor. Zira vajinismus meselesinden yakınan kadın, her cinsel ilişki evvelinde Yeniden galibiyetli olamayacağım endişesiyle hücuma girse de, “fobi” ya da “acı hissi” daha ön tasarıya çıkıyor.
Performans anksiyetesi, eşleri “erektil disfonksiyon” meseleyi yaşayan kadınlarda da büyüyor. Bu mesele genellikle cinsel yaşamla alakalı “mitlerden”, başka bir deyişle yanlış inançlardan kaynaklanıyor. Cemiyette çok yaygın görülen bir inanışa göre, erkeğin ereksiyon meseleyi yaşaması, tahrik olamadığına işaret ediyor. Bunun mesulü olarak da, onu tahrik edemediği düşünülen kadın gösteriliyor. Ülkemizde çok yaygın olan bu yanlış inanç suratından, eşleri ereksiyon meseleyi yaşayan kadınlar, öncelikle kendilerini mesul yakalıyor. Erkeğin ereksiyon meseleyi devam ettikçe de, kadında bir vakit sonra saplantı oluşmaya başlıyor. Öyle ki, kadın önsevişme evvelinde dahi Sertleşme olacak mı, olmayacak mı? , Onu tahrik edecek miyim, edemeyecek miyim? evhamını dinlemeye başlıyor. Devamlı bu evhamla yaşayan kadında da bir vakit sonra cinsel gönülsüzlük ve işlev bozukluğu gibi meseleler oluşmaya başlıyor.
Artık kadınların da cinsellikte her şeyi erkekten bekleyip, pasif bir davranış takınmaları devri geride kaldı; özellikle de genç kuşaklarda. Günümüzün erkekleri, cinsel yaşamda artık daha faal ve katılımcı bir kadınla beraber olmayı seçim ediyor. Bu temenni gerçeğinde yalnızca erkeklerde değil, aynı zaman kadınlarda da çok sık görülmeye başlandı. İste, bu temennilerin dağılmasıyla beraber performans anksiyetesi de daha sık ortaya çıkıyor. Zira günümüzün çağdaş kadını, ön sevişmeden tutun da oral sekse, eşin ereksiyonundan boşalmasına kadar her evrede mutlu ve geçimli bir cinselliğin yaşanmasında kendilerinin de mesul olduklarının şuurunda. Öyle ki, Münazaramızın sebebi, cinsel yaşantımızda bir mesele oluştuğuna mı işaret ediyor?” diye düşünmeye başlayan kadınların rakamı da süratle çoğalıyor. Cinsel yaşama daha faal giren kadın, zevk almaya başlayınca da, doyuma erişmesi gerektiğinin şuuruna varıyor ve natürel olarak erkeklerden daha fazla performans bekliyor. Günümüzde çok eşliliğin ve günlük ilişkilerin çoğalması da, birliktesi mukayese etilme fobisini getiriyor. Zira insanlar artık tek eşlilikten uzaklaşmaya başladıkları için, beraber oldukları partnerlerini değişikleriyle mukayese etmeye başlıyor.
Performans anksiyetesi sebebiyle cinsel terapi merkezine müracaat eten çiftler olmasa da, cinsel işlev bozukluklarının arkasında bazen bu mesele ilk sırada yer alıyor. Doç. Dr. Cem İncesu, cinsel işlev bozukluğuyla müracaat eten çiftlerde performans anksiyetesi tespit ettiklerinde, bu meseleye müteveccih rehabilitasyon uyguladıklarını belirtiyor. Bu mesele karşısında öncelikle “performans anksiyetesini” çözmeye müteveccih ev ödevleri ve egzersizler veriliyor. Zira, mesele çözülmedikçe, çiftin hakikat müracaat etme sebebi olan erektil disfonksiyon ya da orgazm bozukluğu gibi şikayetler ortadan kalkmıyor. Performans anksiyetesi bir çeşit saplantı olduğu için rehabilitasyonu uzun uğraş ve zaman gerektirebiliyor. Rehabilitasyonda, psikoterapiden çok, ev ödevleri ve egzersizler daha ön tasarıya çıkıyor. Zira birey bunu saplantı haline getirdiği için siz ne söylerseniz söyleyin, tecrübelerine odaklanmış oluyor. Dolayısıyla, rehabilitasyonda temel ilke, şahsa saplantılarının tersi olan tecrübelerin yaşatılması. Misalin, erektil disfonksiyon meseleyi yasayan erkeklerin en büyük fobilerinden biri, cinsel birleşme sırasında ereksiyonlarını kaybetmeleri. İşte, bu noktada çiftlere cinsel birleşmeye girmeleri menedilerek, yalnızca ilişkiden zevk almaları isteniyor. Bunun neticesinde erkek cinsel birleşmeye değil, yalnızca zevke odaklandığı için ereksiyon meseleyi ortadan kalkıyor. Böylesi bir paradoks yaşatmak, cinsel işlev bozukluklarında çok güçlü bir tesir yaratıyor.