Paylaş |
|
Tweet |
Gözde ağtabakanın pigmentli epitel örtüsü ile ışık müşterileri katmanının yaralanma ya da hastalıklar neticeyi birbirinden parçalamasıdır ve hemen rehabilitasyon edilmesi gerekir.
Gözde ağtabakanın pigmentli epitel örtüsü ile ışık müşterileri katmanının yaralanma ya da hastalıklar neticeyi birbirinden parçalamasıdır ve hemen rehabilitasyon edilmesi gerekir.
Ağtabaka ağ tabaka bölmesi reel bir ufalama değildir. Ağtabakanın damar katmana koroit yapışkan olan pigmentli katmanının, sırçası cisimle iletişimli olan asapsal katmandan parçalamasıdır. Bu ufalama genellikle ağtabakanın damar katmana yapışkan olduğu iki noktada, başka bir deyişle âmâ nokta ve dişli hudutta oro serrata gerçekleşir.
Ağtabaka dağılmasının muayenehane olarak başlıca iki tipi vardır: İlk ya da sebebi bilinmez olgularda parçalamayı açıklayacak rastgele bir lezyon ya da bozukluk yoktur; ikincil olgularda ise ufalama ağtabakayla alakalı bir hastalık ya da bozukluktan kaynaklanır.
Yapılan tam çalışma ve analizlere rağmen ilk ağtabaka dağılmasının sebepleri aydınlatılamamıştır. Özellikle ileri derecede miyopluğun, göz küresinin boyuna çapını artırarak parçalamayı basitleştirdiği düşünülmektedir. Ağtabaka bu uzamaya geçim sağlayamadığından gerilerek parçalamaya başlar. Ağtabakanın çevrel kısımlarını etkileyen bazı ufalama tiplerinin kalıtsal özellik taşıdığı ve doğumsal bir ağtabaka kistiyle ilişkili olduğu sanılır. Ufalama miyopluk dışında, ağtabakadaki yaşlılık farklılıklarına bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Gene de günümüzde bu ehemmiyetli hastalığın temel sebebi henüz bütün olarak öğrenilmemektedir. Yaradılış sürecini açıklamaya müteveccih muhtelif teoriler tartışılmaktadır.
En yaygın kabul gören teoriye göre ufalama ağtabaka ve damar katmanı etkileyen bir doku imhayı sürecine bağlıdır. Bu tahrip süreci gözün tam tabakalarını etkileyen miyopluktan ya da yaşlılıktan kaynaklanabilir.
Hasta bulguları basitçe -fark eder; öncelikle de görme bozukluklarından rahatsız olur. Genellikle görme alanının bir kısmını tül gibi örten bir fluluk görür. Fluluk süratle dağılarak birkaç saatte görme alanını tamıyla örtebilir. Bazı olgularda hastanın görüşünü yasaklayan koyu sislenme ortaya çıkar. Sislenme sabah saatlerinde yoktur, gün ilerledikçe çoğalır. Hasta birkaç gün sonra cisimleri dalgalı gördüğünü fark eder. Bu bulgu ağtabakanın fovea isimli en duyarlı kısmındaki doku tahribinin merkezi görüşü bozduğunu gösterir.
Oftalamoskopla yaptığı göz tetkikinde hekim ağtabakanın dağıldığı bölgede grimsi, hareketli, dalgalı bir alan görür; bu alan ağtabakanın parlak kırmızı renkteki değişik kısmından basitçe ayırt edilebilir. Ufalama hudutlu bir alandaysa göz dibinin geri kalan kısımları sıhhatli görülür; âmâ nokta ve san kir macula lutea normaldir.
Ağtabakada yırtıkların bulunması rehabilitasyonun tesirliliği açısından çok ehemmiyetlidir. Yırtıklar oval, at nalı ya da yarımay şeklinde olabilir. Yırtılma alanlarında ağtabaka ve damar katmanda doku tahribine bağlı farklılıklar tespit etilir. Bu farklılıklar büyük ihtimalle ağtabaka dağılmasının ortaya çıkmasında ehemmiyetli rol oynar. Doku imhayı sırçası cismi de etkileyebilir. Bunun neticesinde oluşan bant şeklindeki lezyonlar geri çekilirken ağtabakayı da beraber sürükleyerek yırtılmaya neden olur.
Değişik hastalık süreçlerinin neticeyi olabilir. Sebepleri üç grupta bir araya gelebilir:
Travmaya bağlı ufalama
İleri derecede miyop olan ve ağtabakasında doku imhayı farklılıkları bulunanlarda tren yolculuğu ya da jimnastik sırasındaki hafif sarsıntılar dahi ağtabaka bölmesi na neden olabilir. Ateşli silahların yol açtığı ağtabaka bölmelerine de sık tesadüfülür. Bu vaziyette mermi gözküresine girerek gözü delmeden gözakına sürtünür ve ağtabaka parçalamasını başlatır. Gözküresi ezilmelerinde ise dişli hudut seviyesinde ağtabaka bölmesi görülür.
Tümöre bağlı ufalama: Damarkatman urları misalinde olduğu gibi ur başlangıç safhasında ağtabakayı kaldırır. Daha sonra ur kütlesi geliştikçe bölme de ilerler.Gözde akut iltihaplanmalara bağlı ağtabaka bölmesi.
Ağtabaka bölmesi kendi haline vazgeçilirse makûslaşarak bütün görme kaybına yol açabilir. Bu sebeple bulgular ortaya çıkar çıkmaz hekime müracaat etmek gerekir. Özenli bir uzman ardından da çok büyük ihtimalle cerrahi rehabilitasyon uygulanır.
Çok ender tesadüfülen bazı olgularda hastanın sadece yatakta dinlenmesiyle iyi neticeler elde edilebilir; bunun sebebi ağtabakada keskin bif1 birleşme meyli bulunmasıdır. Bazı olgularda da tıbbi rehabilitasyon ile kanaat etme lüzumluluğu doğar; ağtabakanın ufalama yerinin ya da hastanın genel vaziyetinin cerrahi teşebbüse izin vermemesi buna misaldir. Ağtabakada yırtık bulunmayan olgularda ilaç rehabilitasyonu iyi netice verebilir. Bu rehabilitasyonda konjunktiva isimli çeperin altına sodyum klorür enjektör edilir, ve oftalmoskopla tetkikte birleşme tespit etilinceye değin hasta sırtüstü yatırılır. Tam bunlara rağmen rehabilitasyonda en çok uygulanan yöntem cerrahi girişimdir.
Ağtabakanın yine birleşmesini sağlamak için yırtığı kaynaştırmak gerekir. Buna müteveccih bir uygulama ağtabaka yırtıklarına uyan noktalarda gözakının elektrikle yakılması olmuştur. Koterizasyon ya da dağlama sınan bu yöntemle hakikatte ağtabaka ile damar katmanı bütünleştiren bir irin yaratılır ve sırçası cismin yırtıkların arasından akması önlenir. Gözakı ve damar katmanın koter makinesiyle yakılması neticesinde yırtık seviyesinde yapıştırıcı kalitede bir damar katman-ağtabaka cerahati koryoretinit odağı oluşturulur; ağtabakanın altındaki akışkan boşaltılarak ağtabakanın damar katmanla ilişkiye geçmesi sağlanır ve ikisinin birbirine yapışmasıyla yırtık tamıyla kaynaştırılır. Çok incelikli bir yöntem olan koterizasyonun bazen hemen ardından, bazen de daha sonra kanamalar görülebilir. Ayrıca bir teşebbüste birden fazla noktanın yakılması olanaksızdır.
Günümüzde koterizasyonun yerini gözakının ısı enerjisiyle pıhtılaştırılması diyatermokoagülasyon yöntemi almıştır. Bu yöntem konjunktivayı ayırdıktan sonra gözakının pıhtılaştırılmasına dayanır. Isı enerjisi ağtabakayı yırtık noktasında damar katmana yapıştırır ve pıhtılaştırma teşebbüsü galibiyetli olursa yırtık noktasında beyaz bir bölge görülür. Pıhtılaştırmanın bütün ağtabakadaki yaralanma yırtık noktasına uygulanması büyük ehemmiyet taşır; bu sebeple operasyon sırasında oftalmoskopla pıhtılaştırma teşebbüsünün galibiyeti sorgulanır. Teşebbüsten sonra hasta takribî 20 gün gözleri kapalı olarak yatakta dinlendirilir.
Ağtabaka yırtıklarını onarmanın bir başka yöntemi de güneş ışınlarının tesiri temel alınarak geliştirilen ışın demetiyle pıhtılaştırma fotokoagülasyon yöntemidir. Gözlerimizi güneş ışığına çevirdiğimizde bir ağtabaka ‘yanığı’ oluştuğu öğrenilir. Güneş ışınlarının bu tesiri kollanarak, bazı özel lambalar ya da lazer kaynaklarından gelen ışınların gözbebeği yoluyla yoğunlaştırılmasıyla yaralı ağtabaka alanlarını onarma fikri geliştirilmiştir. Lazer çok ince ışın demetleri üreten ve sıhhatli ağtabaka alanlarını etkilemeden çok minik alanlarda dahi kullanılabilen bir makinedir. Lazerle ağtabakadaki yırtığı kaplayan bir pıhtılaşma oluşturulabilir. Ama ağtabakanın yapışması ancak yara seviyesinde çok bölmemiş olması gidişatında başarılabilir.
Bazı ağtabaka bölmesi olgularının rehabilitasyonunda son senelerde yeni bir yöntem önerilmiştir. Bu yöntem göz küresini küçültmek için göz akının bir kısmının çıkarılmasına ve böylece ağtabaka birleşmesinden kolaylaştırılmasından katlanır. Gözakının bir kısmının çıkarılması özellikle yırtık rakamının fazla, ufalama olgusunun daha önceki, hastanın ileri derecede miyop ya da damar sertliği meseleyi olması gidişatında, başka bir deyişle hastalığın iyiye gitmediği olgularda uygulanabilir.