Paylaş |
|
Tweet |
Besinlerin kapsadığı karbonhidratlar, bakteriler için de iyi bir besin kaynağıdır. Ağızda yeterli paklik yapılmadığı zaman dişler, dişetleri, dil ve yanaklar bakteriler için hem iyi bir ev hem de yeterli besin kaynağı oluşturur. Bakteriler diş dokusuna yerleştikçe dişin yapısını iyice bozar ve geri dönüşümü olmayan doku kayıpları alana gelir.
Oluşan bu madde kaybını karşılama etmek, çürüğün ilerlemesini durdurmak ve yeni çürük yaradılışını önlemek, çürük oluşabilecek bölgeleri evvelden gözetmek, fonksiyonel ve estetik bozuklukların önüne geçmek için dişlerde onarımlar yapılır.
Bu onarımlar dişteki madde kaybının büyüklüğüne ve etkilenen dokulara göre farklılık gösterir.
Diş çürükleri kendisini hemen belli etmez, ağrı yapmak için zamana lüzumu vardır. Ancak kumpaslı hakimiyetlerle başladığı andan itibaren kurtulma kaderi vardır.
Çürüklerin derinliğine göre bir sınıflaması vardır.
E1-Mine seviyesinde henüz çok yeni başlamış bir çürük
E2-Mine seviyesinden dentin seviyesine yaklaşam bir çürük
D1-Dentin seviyesindeki çürük
D2-Dentinin derinliklerinde erişmeye başlamış ancak henüz pulpaya dişin asabı ve besleyen dokusu erişmemiş çürük
D3-Dentin seviyesinde pulpaya erişmiş çürük
Çürük henüz E1-E2-D1 seviyelerinde olduğu zaman, çoğunlukla dolgu yapmaya kıyamaz, ” diş ipi kullanın dişlerinizi daha sık ve düzgün fırçalayın çürüğün ilerlemesini yavaşlatalım ilerlediği zaman dolgu olacak ” derdik. Artık bu evreler için de bir rehabilitasyon alternatifimiz var. ICON teknolojisi ile diş yüzeyine asit sürülerek çürük doku uzaklaştırılır ve sonra tamir edici bir jel sürülerek dişin daha önceki haline dönmesi sağlanır. D1 seviyesi bir çürük için bu operasyonun bir kaç kez yinelenmesi gerekebilir. Ancak dişin dolgu yapılmadan kendisini kurtarabildiği son aşamadır.
Diş yüzeyinde rastgele bir delinme olmadan, beyaz ya da kahverengi tonlarda çürük başlangıçları varlığında, çürük başlangıcı olan bölgede diş üzerinde asitle çok az bir yıprandırma yapılarak hastalıklı dokunun uzaklaşması sağlanır. Sonra diş yapısının kendisini yine yapmasını sağlayan jel sürülür. Dolgu yapılmasına gerek kalmadan, dişin uyuşturulma lüzumu olmadan diş çürükten kurtulmuş olur.
Özellikle tel rehabilitasyonları sonrası dişlerin ön yüzeylerinde başlayan beyaz ve kahverengi kirler olarak gözüken çürükler, bu sistemle rehabilitasyon edilebilmektedir.
Çürük ara yüzde değil de dişin çiğneme yüzeyinde ise, E1-E2-D1 evrelerinde fissür örtücü uygulaması ile rehabilitasyon edilebilir.
Bu harekâtta dişlerin yüzeyleri arınılır, diş yüzeyine fissür örtücü maddenin daha iyi tutunması için jel sürülerek pürüzlendirilir, diş yüzeyindeki girintilere fissür örtücü koyulur ve mavi ışık yakalanır. Dişlerde rastgele bir yıprandırma, uyuşturma yapılmasını gerektirmeyen, tek diş için en fazla 5 dakika işleyen bir işlemdir.
Dişlerin yüzeylerinde girinti çıkıntılar bulunmaktadır. Bunlar yemek artıklarının birikmesi ve bakterilerin yerleşmesi için etraf oluşturmaktadır.
Özellikle çocuklarda daimi dişler ilk çıktıkları zaman ömürlerini uzatmak için bu girinti çıkıntılar E1 seviyesinde bile olsa hiç çürük oluşmadan da fissür örtücü uygulaması yapılması öneri edilir.
Fissür örtücü uygulaması kısa zamanlı, kolay uygulanan ama dişlerin sıhhati açısından ehemmiyetli bir gözetici rehabilitasyon çeşididir. Çocuklarda özellikle önemsememe edilmemesi gerekir ancak erişkinlerde de yeni başlayan çürüklerde dolgu evveli rehabilitasyon alternatifi olabildiği gibi sıhhatli dişlerde gözetici olarak uygulanabilir.
Çürük D2 seviyesinde ise dolgu yapılması lüzumludur. Bu düzeyde diş artık çürük varlığından şahsı haberdar etmeye başlamıştır. Sıcak ve soğukta hassasiyet, ekşi de hassasiyet ,ara ara sızlamalar gibi belirtiler başlamıştır.
Çürük D3 seviyesine eriştiği zaman dolgu ile kurtulma kaderi eksilmiştir. Henüz gece ağrısı yapmaya başlamadan, D3 seviyesine yeni eriştiği aralıkta rehabilitasyon edilir ise dolgu ile kurtulabilir, ancak çürük pulpayı etkilemeye başladığında gece yattırmayan ağrılar, zonklama stili ağrılar, dişin üstüne basıldığı zaman ağrı oluşması gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu gidişat kanal rehabilitasyonu yapılması gerektiğinin habercisidir.
Çürük, dişi besleyen damarların ve asabın olduğu en iç tabakaya kadar erişmişse ya da abse oluşturmuşsa, köklerdeki etkilenen dokuların arınılması, dişin asabının çıkarılması gerekmektedir. Dişin bu biçimde rehabilitasyon edilmesi kanal rehabilitasyonudur. Abse yaradılışının seviyesi ya da dişin rehabilitasyona verdiği cevaba göre uzun seanslar alabilen bir rehabilitasyon olmakla birlikte, dişin ağızda kalma kısmetinin değerlendirilmesi açısından ehemmiyetlidir.
Kanal rehabilitasyonu, dolgu ya da diş çekimi gibi bölgesel bir uyuşturma ile yapılır. Rehabilitasyon esnasında hastada dişin içinde uğraşıldığı hissi belirebilir, hasta dişte kazıma sesi duyabilir ancak son derece ağrısız bir işlemdir.
Kanal rehabilitasyonunda öncelikle dolgu operasyonunda yapıldığı gibi çürük arınılır, ardından köklerdeki paklik işlemine geçilir. Köklerde asabın çıkarılması yeterli değildir. Asabın içinde yerleştiği kanalların da bakterilerden arınılması, bakterilerin yapısını bozduğu diş dokularının uzaklaştırılması lüzumludur. Duyarlı dokular ve ufak bir alanda çalışılıyor olması işi güçleştiren bir faktör olsa da;son teknoloji, diş yapısına uygun hareket sağlayan özel makineler üretmiş ve bunların kullanılması seans için tüketilen vakti kısaltmış, hasta ve hekim konforunu artırmış, dişin kurtulma talihini de yükseltmiştir.
Kanal rehabilitasyonu, dişin, çekilmeden evvelki son uğrudur. Dişte çürük ilk fark edildiğinde hakimiyet altına alınırsa hiç gerek kalmayacak bir rehabilitasyon alternatifi olsa da, dişin çekilip o bölgenin boş kalmasından yada ağzın içinde -ister istemez- yabancılık hissedilebilecek bir takma dokusu olmasından evvel değerlendirmekten sakınılmaması gereken bir seçenektir.
Kanal rehabilitasyonunun ilk seansı sonrası ağrı, dişin üstüne basınca batma hissi görülebilir. Bunlar geçici gidişatlardır. Bazen diş abseli olduğunda seans aralarında diş yine şişme yapabilir. Bu vaziyette pansuman rakamı artırılıp aralıklar sıklaştırıldığında hasta hafifleyecektir. Antibiyotik rehabilitasyonu da gerekebilir ancak çoğunlukla gerek kalmaz.
E1-E2 ve D1 seviyesindeki çürükler çoğunlukla belirti vermedikleri için şahsın bu çürükleri kendisinin fark etmesi güçtür. Kumpaslı diş hekimi hakimiyetleri bu surattan şarttır.
Erken yarıyılda tespit edilebilen bir diş çürüğü, dişin yapısında hiç bir azalma olmadan kendisini tamir etmesi sağlanarak rehabilitasyon edilebilirken, geç kalındığı zaman dolgu ya da kanal rehabilitasyonu zorunlu olmaktadır. Bu da bireye hem parasal olarak daha fazla külfet getirmekte hem de dişin ömrünü kısaltmaktadır.
Bazen dişler kumpaslı fırçalandığı ağız bakımına dikkat edildiği zaman bile çürümeye yatkın olabilmektedir.
Bu genetikle, çevresel koşullar – çalışma civarı stres hormonlar vs ile alakalı bir vaziyettir. Özellikle böyle vaziyetlerde dişleri gözetmek için ekstra ihtiyatlar almak gerekir.
Çocuklarda süt dişlerinin sıhhati arttan gelecek dişlerin sıhhati için ehemmiyetlidir. Çocuklar diş bakımı mevzusunda yeterli itinayı göstermedikleri / gösteremedikleri için dişlerinin korunması lüzumludur.
6-14 yaş arası çocukların ağzında hem süt dişleri hem de bir ömür kullanacakları kalıcı dişleri vardır. Bu yarıyıllarda çocukların yeme alışkanlıkları, diş fırçalama alışkanlıklarının beceriksiz olması riskli bir vaziyettir. Çok erken yaşta diş kayıplarına sebep olabilir. Flor uygulaması ile dişler koruma altına alınabilir.
Dişlerin yüzeyine florlu jel / vernik uygulaması çürüklere karşı gözetmede tesirli bir usuldür. Özellikle çocuklarda ama herkes için geçerli olmak üzere en az 6 ayda bir yeni çürük hakimiyeti varsa tespit edilip müdahale edilmesi yoksa da gözetici temkin olarak flor uygulanması ehemmiyetlidir.
Dt. Tuba Uluneke KOÇ
www.dttubakoc.com