Bilgi
Kategoriler

Depresyon

Depresyon
Paylaş
 

Bunalım muhtelif sebeplerden kaynaklı olabilir. Bunlardan en sık tesadüfülenleri; güneşderi uzak durma ve şeker ağırlıklı beslenmedir. Peki bunlar neden bunalıma neden olur?

Bunalım hadiselerinin büyük ekseriyetinde neden üç temele katlanıyor:

Beyaz güneş ışığı eksikliğiŞeker ağırlıklı beslenmeTatmin edici bir beraberlikten uzak kalma 

Daha Öncekinden bir hayli insan günlerinin ehemmiyetli bir kısmını sarih havada, gün ışığında çalışarak geçirirdi. Köylüler ve emekçiler çiftliklerde, inşaatlarda, yol üretimlerinde çalışırlardı. Tezgâhtarlar, memurlar, iş adamları da uzun uzun yürür ya da ata binerlerdi. Kısacası her gün muazzam bir egzersiz içerisindeydiler. Sadece zenginler eve kapanırdı. Zengin ev hanımları bunalım ve kasvet içerisinde ömürlerini harcarken, köylü hanımlar dinç, sağlıklı ve üretken konumda idiler. Zenginlerin bu vaziyetini, bakın, şu vaka nasıl anlatıyor:

Zengin bir ailenin sürücüyü, bu ailenin çocuğunu her gün lüks otomobile taşır, nereye götürecekse götürür, sonra kucağına alıp eve taşırmış. Bu adamın birinin dikkatini sürüklemiş. “Hanımefendi! Çocuğunuz yürüyemiyor mu?” diye sormuş. Kadın “Elbette yürüyebiliyor, ama çok şükür, öyle bir lüzumluluğu yok” diye cevap vermiş.

Arıtılmış şeker kullanımına gelince: Köylüler yüzyıllardır, dünyanın dört bir yanında pancardan, kuru üzümden, tatlı meyvelerden natürel şeker elde ediyor, damak tadına uyan farklı cins tatlandırıcılardan yararlanıyorlardı. Arıtılmış şeker zenginlerin seçimiydi.

Bugün tıp dünyası, şeker ağırlıklı beslenmenin, gut, böbrek hastalıkları, şeker hastalığı ve hipoglisemin kan şekerinin düşmesiyle oluşan karbonhidrat metabolizması bozukluğu gibi hastalıkların ehemmiyetli bir nedeni olduğunu bildiriyor.

Zenginler daha öncekinden eti öğün için temel gıda olarak görüyorlardı. Ete parası yetmeyen ve zenginlerin topraklarında avlanmaları yasak olan köylüler ise balık, sebze ve meyvelerle besleniyorlardı. Neticede sıhhati gözetmek için çok istikametli beslenmenin uzağına düşen zenginler, tek ebatlı beslenme stiliyle, guatr başta olmak üzere, muhtelif metabolizma hastalıklarına basitçe yenik düştüler.

Üçüncü bunalım kaynağı son senelerde ortaya çıktı. Artık cemiyetin her kesimindeki insanlar cemiyetten ve sosyal ilişkilerinden kopar hale geliyorlar. Kalabalıklar arasında bir cins yalnızlık yaşıyorlar.

Yaşlılar arasında yapılan analizlerde, emekli olduktan sonra pasif bir yaşamın içine düşenlerin işten parçalamalarının üçüncü yılına erişmeden hayata veda ettikleri kaydolunuyor. İşlerinden nefret etseler, emekliliklerini iple çekseler ve pasif yaşamı özleseler de gerçeğinde çalışma yaşamı onların bırakamayacakları bir şey.

Problem Ortada Peki, Çözüm Ne?

Yaşam stilimizi değiştirmek.Cep telefonu çalınca açan şahsın tansiyonunun bir derece yükselmesi, iş yaşamının baskıları bizi ilâç kullanmaya yöneltiyor. Kullandığımız bu ilâçlar ise kimyevi madde özelliği taşıyor.Kendimizi mi aldatıyoruz? Kitleler halinde dünyanın parasını vererek sağlık kulüplerinde oksijenden yoksun “kas sporu” yapıyoruz, gün ışığında koşmak dururken.Binaları yüksek yaparken havalanmayı bakımsızlık ediyor, “air condition” kullanıyor ve mikrop, polen ve alerjen maddeleri solumaya başlıyoruz.Kimyevi harekât gören besinlere bayılıyoruz.Mahalle pazarı yerine ithal yiyeceklere yöneliyoruz.İçme suyumuz başlı başına bir mesele.Her zaman pişirmeye, kızartmaya, natürel gıdaların natürelliğini bozmaya çalışıyoruz.Canımız bunalınca hekimimiz bize bir mutluluk hapı yazıyor. Bu bir vakit kendimizi iyi sezdiriyor, ama içme suyumuzu, oturma biçimimizi, uykumuzu, siyah ekmeğimizi, iş civarımızı, güneşimizi nereye kadar bakımsızlık edeceğiz?Bunalımımızın nedeni kendimiz olmamalı.

Dr. H. İbrahim Erbıyık

 

Bu yazı 520 kere okundu.
  • Site Yorum

Bir yorum bırak

Yorum yazmak için giriş yapmalısın

maltepe escort ataşehir escort pendik escort kartal escort anadolu yakası escort kadıköy escort istanbul escort ataşehir escort masöz masaj salonu maltepe escort escort bayan