Paylaş |
|
Tweet |
Okuma Yazma Güçlüğü Sürükleyen Öğrenciler Dikkat!
Çocuklar karnelerini aldı, yarı sene tatiline girdi. Mektebe yeni başlayan ve okuma yazmayı henüz öğrenememiş ya da bilme güçlüğü sürükleyen öğrenciler, tatili nasıl değerlendirmelidir?
Evvel ritm sonra kalem!
Bir vals müziği ile 8 çizmek, rock müziği ile eğlenceli bir şekilde köşeli çizgiler oluşturmak, parmakları rengarenk boyaların içine batırarak kağıt üstünde dans ettirmek, yazı yazmayı öğrenmenin ilk adımlarını oluşturuyor.
I. Yarıyıl okuma yazmayı bilemeyen, bilmede güçlük sürükleyen minikler; ses, müzik, ışık ve ritim eşliğinde, beş duyuyu çalıştıran bilme metodu sayesinde daha çabuk ve kolay okuma ve yazma öğrenebiliyorlar.Bilme Terapisti Psikolog İnci Özkoray; bilme güçlüğü sürükleyen öğrencilerin değişik metodlarla öğrenebileceğini, bu metodları uygulayan uzmanların sabrının, sevgisinin ve empatisinin yeterli olduğunu belirtiyor.
Herkes Aynı Usulle Bilecek Diye Bir Kural Yok!
Bilme güçlüğünün bir hata ya da eksiklik olmadığını belirtenBilme Terapisti Psikolog İnci Özkoray; her çocuk aynı usulle bilecek diye bir kural yok, değişik bilme metodları kullanılarak bu mesele ortadan kaldırılabilir diyor. Özel olarak hazırlanmış egzersizler sayesinde çocuklar ses ve görüntü değişikliklerini ayırt etmeyi, hafıza, yönelme ve beden farkındalığını kazanmayı öğreniyorlar. Yosunu fonksiyonlarını düzenleyerek okuma-yazma bilme sürecinde yiğitçe yerlerini alıyorlar.
5 Duyuyu Çalıştıran Bilme Metodunun Özelliği Nedir?
Bilme Terapisti Psikolog İnci Özkoray; değişik bilme metodlarından biri olan 5 duyuyu çalıştıran bu yöntemin; ses, müzik ve ışık eşliğinde öncelikle hece farkındalığı yarattığını belirtiyor. Hece farkındalığını yapılan tekerrürlerle ses ve ışık uyarıcıları ile beyne yerleştirdiklerini, müziğin yanında yaratıcı üzgünü de kullanarak okumayı pekiştirdiklerini vurguluyor. Harflerin ve rakamların ritmik beden hareketleri ile canlandırıldığını, bu çalışmanın parmakları hazırladığını ve yazmayı kolaylaştırdığını sözlerine ekliyor. Özkoray; ünlü müzik eğitimcisi Wolfgang Löscherin Dinleme Oyunları isimli kitabından alıntı yaparak şöyle diyor; Yazıya geçişte müzik eşliğinde çalıştırılan minik parmaklar kalemleri dansettirerek bir ritm oluşturuyor ve yazı yazma kolaylaşıyor. Bedenin ritim alması ile kalem kullanımı kolaylaşıyor ve yazmayı bilmek bir problem olmaktan çıkıp çocuğun bütün akademik yaşamını etkileyici zevkli bir faaliyete dönüşüyor.
Bilme Terapisti Psikolog İnci Özkoray; en önemli becerinin dinlenen sesleri sembollere yansıtılabilmek, yani harfleri oluşturulabilmek olduğunu belirtiyor. Duyuların işitsel görsel dokunsal işbirliği ile okuma güçlüğünün üstesinden gelinebileceğini, bu güçlü işbirliğinin okuma yazma becerisinin Literacy
kazanılmasında vazgeçilmez olduğunu belirtiyor.