Paylaş |
|
Tweet |
Pozitif tavır gösteren bireylerde stres hormonlarının düştüğüne değinen uzmanlar, bunun kalp hastalıklarını önlemede ehemmiyetli rolü olduğunu belirtiyorlar.
Bilim adamları, pozitif tavır içinde olan bireylerde, kalp hastalıkları riskine azaldığına tespit etti. Araştırma, eğitim seviyesi, şeker hastalığı ve sigara tüketimini, kalp hastalıkları üzerinde güçlü tehlike işareti olarak tanımlayamadı.
Pozitif tavır gösteren bireylerde stres hormonlarının düştüğüne değinen uzmanlar, bunun kalp hastalıklarını önlemede ehemmiyetli rolü olduğunu belirtiyorlar.
John Hopkins Enstitüsü’nde yapılan araştırmada, bu özellikteki bireylerde, vasati 7 sene içinde, ani vefatlar, kalp krizi, göğüs sızıları ve bu vaziyetten doğacak olan cerrahi uygulamaların eksildiği görüldü.
Araştırmacılar, pozitif tavrın eforunu, kobaylarda, kalp hastalıklarının ananesel tehlike etmenleri olan, yüksek kolesterol, fazla kilo ve sigara tüketimi oranı ile beraber hesapladı.
Araştırma, kalp hastalıkları ile alakalı rahatsızlıkları olmayan, ancak kız ve erkek kardeşlerinde kalp hastalıkları tanımlanmış 30-59 yaş arası 586 kobay üzerinde araştırma yapıldı.
Kobaylarda yüksek tansiyon, kan şekeri, bedendeki yağ oranı, sigara tüketimi, yaşam gidişatı ve öbür tehlike etmenleri ile alakalı analiz hakikatleştirildi. Daha sonra kobaylar, 5 ile 12 sene kesintisiz stres testine yakalanarak izlendi. Araştırma süresince, 586 kobaydan yalnızca 70 inde kalp hastalıklarının oluştuğu saptandı.
Araştırmada, pozitif tutumu, kalp hastalıkları tehlikesini önlemede güçlü bir işaret olarak tanımlayan uzmanlar, eğitim seviyesi, şeker hastalığı ve sigara tüketimini, kalp hastalıkları üzerinde güçlü tehlike işareti olarak tanımlayamadı.
Araştırma raporu, Amerikan Kalp Birliği’nin, California da yapılan bilimsel kurultayında açıklandı.
Öte yandan, Kanada Tıp Birliği analistleri, şahısta makûs kolesterol LDL oranının olağan olmasının, o bireyin kalp hastalıkları tehlikesinden uzak olduğunu göstermediğini belirtti.
Dr. Jean-Pierre Despres, LDL oranı olağan bireylerde kroner damar hastalıkları tehlikesinin yeniden yüksek olabildiğini, merkezi kiloluluk, triglyceride serumu yükselmesi ve insüline karşı mukavemetin bu tehlike etmenlerini oluşturduğunu açıkladı.