Paylaş |
|
Tweet |
Kireçlenme olarak öğrenilen eklemlerin eskimesi neticeyi ortaya çıkan bir hastalıktır. Bedende eklemlerin bulunduğu neredeyse her bölgede alana gelebilen artroz genellikle yaşlılık, fazla kilo ve genetik etkenlerden kaynaklı olmaktadır.
Omurga, artrozun en çok yerleştiği uzuvdur. Özellikle hareketli eklemlerin bulunduğu bel ve boyun omurlarında sık görülür. İki cins omurga artrozu vardır: Disk artrozu ve interapofizer artroz. Disk artrozunda omurlar arasındaki disk yastık elastikliğini yitirerek kemikler arasında ezilir. İnterapofizer artrozda ise hastalık omurların arka kısımlarını birleştiren ufak eklemlere yerleşmiştir ve omurga hareketleri sınırlanır. Aşinayı gibi omurlar arasında kıkırdak yapısında diskler bulunur. Bu diskler elastik ve kaygan olmalarıyla kemikler arasındaki sürtünmeyi en aza indirerek omurga hareketlerine reelleştirirler. Disk, artrozun tahribe uğrattığı ilk, hatta tek eklem yapısıdır. Omurga artrozunun değişik özellikleri hep bu başlangıç lezyonunun sonuçlandır. Disk yumuşar, tamlığını yitirir, ufalanmaya başlar, incelir ve sonunda omurlar arasında ezilir.
İncelmenin, disk yüzeyinde denk olmaması neticesinde üstteki disk, alttaki hastalıklı diskin incelen bölgelerine doğru kaymaya başlar. Bir yandan da ezilen disk omurların dışına kayar. Omurları birbirine yakalatan bağlar, diski bütününü tutuklar. Böylece iyice gerilen disk, kemiğin en dış suratını ve omurga periostunu kemik dış zan tahriş eder. Kemik, kesintisiz tesirinde kaldığı tahriş edici uyaranlara “osteofît” ya da “gaga” ismi verilen kemik çıkıntıları oluşturarak cevap verir. Kemik dokusundaki çoğalış bazı ileri olgularda birkaç omurun birbiriyle kaynaşmasına neden olabilir. Kaynaşan omurlar arasındaki eklemler ve dolayısıyla hareketlilik sınırlanmış olur.
Omurga artrozunda, ağrı ve omurga sertliğine ek olarak omurga kanalından geçen asapsal yapılan yaralanmasına bağlı bulgular da görülebilir. Omurga içinde omurilik yer alır. Omuriliğin hareket ve duyu asapları motor ve sensoryal asaplar bedenin her yanına yayılır. Asaplar gidecekleri yere erişmek için kesinlikle omurga içinden geçmek zorundadır. Bu geçiş, yapılarında bir hayli delik bulunan omurların arkası arda sıralanarak oluşturduğu kapalı bir kanal içine reelleşir. Böylece bir omurun kayması ya da kemik çıkıntısının gelişmesi, omur boşluğunu daraltarak asaba doğrudan baskı yapar. Kemik baskısı ile sıkışan asabın yayıldığı bölgelerde ağrı dinlenecektir. Misal olarak, siyatik asabın sıkışması ya da cerahati neticesinde büyüyen siyatik tablosu verilebilir.
Ağrıyı oluşturan tek faktörün sıkışma olmadığı, göğüs hizasındaki omurları yakalayan artroz misalinde daha iyi anlaşılır. Göğüs omurlarında boşluğun geniş ve bu omurların çok az hareketli olması, sıkışma ihtimalini zayıflatır. Bu vaziyette asap kökünü ilgilendiren iltihaplanma ve bazı olgularda mekanik metamorfozlar neticesinde büyüyen kanlanma eksikliği söz mevzusudur. Asap kökünün yaralanması ağrı dışında muhtelif bulgulara da neden olabilir. Özellikle artrozun göğüs ve boyun omurlarını yakaladığı durumlarda, “servîkal belirti” görülebilir. Bu, gözbebeklerinde genişleme, etkilenen asap kökü tarafında yanma baş ağrısı, eklem hareketlerinin çıtırtılı olması, denge bozukluktan, kalp çarpıntısı ve mide bulantısıyla izleyen bir tablodur. Tüm bu bulgulara “Neri-Barre-Lieou belirtiyi” ismi verilir.
Omurga artrozu rehabilitasyonunun genel prensiplerine daha evvel değinilmişti. Bu arada ehemmiyetli bir noktayı vurgulamak gerekir. Birkaç aydır sırt ve boyun ağrılarından yakınan bir hastanın doktora müracaat etmesi ile çekilen röntgen filminde disk ya da omurga arka eklemlerinde artroza bağlı tahribin seneler evvel başladığı anlaşılır. Aynı hastanın bir-iki sene evvel hiçbir yakınması yokken omurga filmi çekilseydi, artroz lezyonların tüm sarihliğiyle görülebilecekti. Öyleyse ağrılar neden aniden ortaya çıkar? Bunun sebebi, evvelleri her şeye rağmen olağan olan omurganın değişmez-devingen durağan ve zinde balanslarının, bazı yeni etmenlerle artık bozulmuş olmasıdır. Bu faktörler omurgayı destekleyen adalelerin vaziyeti, omurga kemiklerinin yakaladığı kalsiyum ölçüyü ve bedeni etkileyen başka sistemik hastalıklardır. Bu sebeple, tıbbi rehabilitasyon filmlerde tespit etilen artrozu rehabilitasyon etmekten çok ki bu imkânsızdır genel ya da adalelere bağlı bozuklukların giderilerek yakınmaların dindirilmesine müteveccihtir. Fizik rehabilitasyonun artrozda çok geniş bir uygulama alanı vardır. Özellikle dolaşımı süratlendiren ve adale beslenmesini artıran masaj ve kuru ısı uygulanması elektrikli yastık, Bier fırını, kısa hertz dalgalan ile yapılan markoniterapi, radar terapi, sıcak kum rehabilitasyonu yaygın olarak kullanılan yöntemlerdir.
Cerrahi rehabilitasyona çok az olguda başvurulur. Artrozun yaptığı imha neticesinde omurga kanalındaki asapsal yapıların sıkıştığı olgularda cerrahi rehabilitasyonla bu sıkışıklıklar giderilir. Birden fazla diskin tahribe uğradığı ileri omurga artrozu olgularında ağrıya yol açan sıkışmanın olduğu omurların çıkarılması yöntemine başvurulur.
Kalça artrozun en çok görüldüğü eklemlerden biridir. Doğumsal büyüme bozukluğu konjenilal displazi olanların büyük bir kısmında rehabilitasyon edilmemiş ya da tamıyla iyileştirilmemiş doğumsal şekil bozukluğundan kaynaklanan ikincil artroz görülür.
İkincil artrozun başlıca sebeplerinden biri doğumsal büyüme bozukluklarıdır. Zira rehabilitasyon edilmemiş ya da bütün iyileşmeyen doğumsal büyüme bozukluklarında ilerleyen eklem geçimsizlikleri artroza etraf hazırlarlar. Rehabilitasyon edilmemiş ya da altı yaştan sonra rehabilitasyon edilmiş doğumsal kalça çıkıklarında uyluk kemiğinin femur ya da kalça kemiği yuvasının asetabulum eklem yapılarında kumpassızlıklar kalır. Doğumsal kalça çıkığında beliren artroz oldukça ağırdır. Eklemlerdeki kumpassızlıkların en az hafif olduğu olgularda dahi artroz şiddetlidir. Doğumsal kalça çıkığına bağlı olarak büyüyen artrozun bulguları çok geç ortaya çıkan 30-40 yaşlarında ağrı ve hareket kısıtlılığıdır. Kemik yaradılış bozukluklarının ileri derecede olduğu olgularda, hakikat artroz tablosunun henüz ortaya çıkmadığı erken yarıyıllarda aksama ve ağrı belirir. Kalça kemiği yuvası asetabulum ve uyluk kemiği başı aynı meyle sahip değilse, beden ağırlığı eklem yüzeyine denk parçalamaz ve eklem kıkırdağı giderek yıpranır. Üryan kalan kemik yüzeylerinin birbirine dokunmasıyla çok ağrılı ve zamanla eklem hareketlerini kısıtlayıcı bir tablo ortaya çıkar, ikincil artroz, iki eklem yüzeyi arasındaki yanılgısız geçimi bozan rastgele bir sebebin neticesinde büyüyebilir. Bu nedenler arasında uyluk başının iltihaplanmasını osteokondrit sayabiliriz Perthes hastalığı. Bu hastalıkta kemik ucu epifiz çekirdeğinin 4-10 yaşlarında alana gelen yerel dolaşım bozukluğuna bağlı olarak olağan gelişimini tamamlayamaması söz mevzusudur. Neticede uyluk başı büyük miktarda yuvarlaklığını yitirir. Uyluk kemiği ucundaki ve uyluk boynundaki kırıklar çoğu zaman kemiği besleyen damarların da tıkanmasına neden olarak kemik beslenmesini ehemmiyetli Miktarda bozar. Uyluk başı kemik dokusunda böylece kısmen ya da tamıyla doku vefatı büyür ve süratle artroz yaradılışı başlar.
Kalçanın mikrobik irinlerine septik artritler ya da Koch basiline tüberküloz basili bağlı cerahatler tüberküloz artriti, koksit eklem kıkırdağında ve kemik başlarında ehemmiyetli doku imhayı yapar. Bu hastalıklarda muayenehane açıdan bütün iyileşme sağlansa da bazen ağır artroz tablosunun gelişimi önlenemez, Kalça artrozuna neden olabilecek besbelli bir yerel etmen olmadan büyüyen artroza ilk artroz denir. Bu artroz cinsi başta İngiltere olmak üzere Kuzey ülkelerinde çok yaygındır. Daha çok orta-ileri yaşlarda 50-60 yaşından sonra görülür ve bir yanda daha besbelli olmak üzere her iki kalça eklemini tutar.
Hastalık eklemlerde ilerleyerek hareketin sınırlanmasına neden olur. Uyluk başı olağan şeklini yitirir, gelişir ve kalça kemiği yuvasını aşırısıyla doldurarak eklemin tüm mekanik işlevim bozar. Kalça artrozunun en ehemmiyetli bulgusu kasığa, kalçaya ve sıklıkla dize yayılan ağrıdır. Kalça ekleminin bacağı uzatan ve içe doğru döndüren hareketleri kısıtlanmıştır. Öte yandan eklemin İçeriye doğru yaptığı bükülme hareketi hastalıktan uzun bir zaman etkilenmez. Daha evvel değinilen iki bulgu neticesinde hastalığa özgü bir aksama kaçış aksaması büyür. Bunun sebebi hastanın yürürken beden ağırlığını sağlam ekleme bindirerek, ağrılı eklemin yükünü en aza indirmeye çalışmasıdır.
Kalça artrozunun rehabilitasyonunda, Değişik eklemlerin artrozunda olduğu gibi tıbbi ve fizik rehabilitasyon yöntemleri uygulanır. Rehabilitasyonda öncelikle eklemdeki irinin ve eklem etrafındaki yumuşak dokulardaki sinovya zan, eklem kapsülü, adaleler yaralanmanın giderilmesi kastedilir. Rehabilitasyon neticesinde hastanın ağrılarında belirli bir eksilme olsa da, eklemlerde artrozun yol açtığı doku imhayı onarılamaz. Kalça artrozunun cerrahi rehabilitasyonu, ortopedinin en ehemmiyetli alanlarından biridir. Cerrahi rehabilitasyondan oldukça zaferli neticeler alınabilir. Kalça artrozunu önleyici ve artrozu rehabilitasyon edici iki cins cerrahi teşebbüs yöntemi vardır. Artrozun gözetici cerrahi rehabilitasyonu çocuk ve gençlere uygulanır. Bu yöntem uyluk başının doğumsal büyüme bozukluğu i]e asetabulum arasındaki mekanik geçimsizliği gidermeye müteveccihtir. Böylece ileride büyümesi kaçınılmaz bir artroz önlenmiş olur.
Uyluk boynunun yaptığı açıyı değiştirerek eklemin mekanik İşlevlerini düzenlemeyi amaçlayan osteotomi operasyonla kemiğin bir parçasının çıkarılması ya da kemik ilave edilmesi ve doğumsal büyüme geriliği sebebiyle uyluk başını barındıracak ebatlara erişememiş asetabuluma kalça kemiği yuvası uygulanan cerrahi teşebbüsler de Ehemmiyetlidir. Kalça artrozunun cerrahi rehabilitasyonunda lezyonun tek ya da çift yanlı olması, hastanın yaşı ve cinsiyeti, işi ve yaşam alışkanlıkları gibi etmenlere bağlı olarak muhtelif yöntemler uygulanır. Kalça artrozunda geçerliliğini gözeten ehemmiyetli cerrahi teşebbüs yöntemlerinden kimileri şunlardır:
Osteotomide uyluk kemiğinin başı ile kalça kemiği yuvası arasındaki dokunma noktalan değiştirilerek uyluğun burada yaptığı imha giderilmeye çalışılır. Cerrahi teşebbüsten sonra ağrı kaybolur, artrozun ilerlemesi durur ve kalça işlevleri ile hastanın yürümesinde besbelli düzelme sağlanır, iyileşme bazen kalıcı bazen de geçicidir. Gene de osteotominin genç ve eklem işlevleri henüz ileri derecede bozulmamış hastalarda uygulanan, hastalığın sebebini ortadan kaldırmayan, ama oluşan doku tahribini onaran bir rehabilitasyon olduğu unutulmamalıdır. Kemiklerin, osteotomiden sonra metal plakalarla birbirine yakalatılması yöntemi geliştirildikten sonra, hastalara uzun süreli alçı uygulanmasına son verilmiştir.
Artrodez, eklemin cerrahi teşebbüsle kaynaştırılmasıdır ve tek yanlı kalça artrozlarmda uygulanır. Artrodez uygulanan eklem devre dışı kaldığından ağrı tamıyla ortadan kalkar. Hasta sağlam eklemini kullanarak rahatça iş hayatını sürdürebilir. Ama bu rehabilitasyon neticesinde oturma, araba kullanma ya da bisiklete binme gibi edimler eforlaşır. Belirli bir yaşama alışkanlığı olan hastalar gönüllü olarak kabul etmese de, artrodez en geçerli rehabilitasyon yöntemlerinden biridir.
Artroplasti, hastalığın tahribe uğrattığı eklem başlarına yine şekil verilmesidir. Eklem başlarını fasya, yağ vb. biyolojik maddelerle kaplama yöntemleri zaferli olmayınca, son zamanlarda yapay eklem başlarının kullanımına başlanmıştır.
Her iki eklem yüzeyinin uyluk ve asetabulum ya da yalnız uyluk başının değiştirilmesidir. Bedenin
İyi geçim gösterdiği metal alaşımlardan üretilen yapay takmalar kullanılır.
Artroprotez mekanik açıdan kalça artrozunu tamıyla iyileştiren bir teşebbüstür. Ağrı birkaç gün içinde tamıyla kaybolur, eklem hareketleri ve yürüme hemen hemen bayağıya döner. Ama gene de bazı meseleler görülebilir; hastaların bir kısmında ekleme yerleştirilen yapay maddelere karşı geçimsizlik büyür. Elde edilen neticelerin yüksek galibiyeti ve olguların başka teşebbüslerle rehabilitasyon uğrunun olmaması artroprotez rehabilitasyonunu daha da geçerli kılar. Teşebbüsün teknik doğrultuyu büyüdükçe artroprotez, artroz rehabilitasyonunda en seçkin yöntemlerden biri olacaktır.
Artrozun dizde ilk olarak büyümesi çok nadidedir. Burada hemen her zaman iskelet çatısı eğrilmelerine, ufak yaşlarda geçirilen iskelet yapısını bozan hastalıklara ve darbelere bağlı ikincil artroz söz mevzusudur. Raşitizmde, ufak yaşlarda görülen kemik kırıklarının yol açtığı içe X bacak, valgus ya da dışa parantez bacak, varus dönük dizlerde beden ağırlığı yaşam süresince eklemin içbükey suratına biner. Böylece aşın yük altında kalan eklem erken ihtiyarlar ve kıkırdak ile altındaki kemik tahribe uğrar. Diz artrozu bulguları genellikle 50 yaşlarında doğru daha çok kilolu, bacaklarında varis bulunan ve menopoz yarıyılındaki kadınlarda görülür. Başlangıçta sinsi bir ağrı vardır ve eklem hareketleri kısıtlanır. Hastalık yerleştikçe sinovya çeperi kalınlaşarak diz şişer. Baldır adalelerinde erime hipotrofi başlar. Diz hafif gergin, eklem hareketleri kısıtlı ve seslidir kıtırtıh. Diz filminde eklem kenarlarının inceldiği, hatta dizin iç ya da dış kısımlarında tamıyla ortadan kalktığı görülür. Hastanın ayakta çekilen diz filminde kemiklerin denge dingilinin bozulduğu ve eklem kenarlarının inceldiği besbelli bir şekilde tespit etilir. Hastalığın ilk cinsinde genellikle dizkapağı kemiğinin eklem yüzeyinde osteofît kemik çıkıntısı yaradılışı kollanır. Eklem içinde özgür kemik parçalarına rastlanabilir.
Tıbbi rehabilitasyon, değişik artroz cinslerinde olduğu gibi ancak geçici gevşeme sağlar ve sadece hastalığın başlangıç safhalarında uygulanır. Bulgular ortaya çıktıktan ve dizde besbelli şekil bozukluğu oluştuktan sonra ağrının giderilmesi ve ekleme bayağı işlevlerini kazandırmak ancak cerrahi rehabilitasyon ile sağlanabilir. Cerrahi teşebbüs ile eklemde hareketi sınırlayan ve ağrı yapan tüm ölü dokular çıkarılır ya da uyluk ve kaval kemiklerinin denge dingili düzenlenerek yükün diz eklemine sıhhatli bir biçimde bölmesi sağlanır. İlk geliştirilen cerrahi teşebbüs yöntemlerinden “keiloplasti de eklem İçindeki kemik kırıntıları, bozunmuş menüsküs, uyluk ve kaval kemiği yüzeylerini yaralayan osteofitler, eklem kıkırdağında tahribe uğramış alanlar çıkarılır. Dokuların bozulması ileri seviyedeyse kaval kemiğinin eklem yüzeyi çıkarılarak sarihte kalan kemik bu bölgeden alınan yağdokusu ile örtülür. Dize binen yük dingilini düzenlemek emeliyle osteotomî uygulanır. Bu dingilin bozulmasına yol açan, kaval kemiğine ve değişik kemiklere ait iskelet kumpassızlıkları da giderilir. Cerrahi teşebbüs, kaval kemiği üst ucundan başlayıp kemiğin içbükey yüzeyi süresince devam eden bir keşiden oluşur. Bu teşebbüsle eklem yüzeyleri tamıyla yatay gidişata getirilir ve kesik kemik yüzeyleri arasına hastanın kendisinden ya da başkasından alınan takoz şeklinde kemik ayrılın sıkıştırılır. Böylece eklemin doğru bir şekil alması sağlanır. Hasta teşebbüsten sonra 3-4 hafta alçıda yakalanır. Ekleme birkaç ay süresince doğrudan yük bindirilmez. Bu teşebbüs 65-70 yaş üzerindeki hastalarda dahi oldukça zaferli neticeler verir. Artrodez ve diz ekleminin devre dışı vazgeçilmesi teşebbüsleri, ancak diz eklemini yakalayan bir enfeksiyon gidişatında ya da çok genç hastalarda darbe sonrası büyüyen artroz olgularda uygulanır.
Günümüzde artroz rehabilitasyonunda ehemmiyetli basanlar elde edilmektedir. Farmakolojik araştırmaların ve yeni cerrahi tekniklerin geliştirilmesi neticesinde yaygın bir hastalık olan artrozun yakın gelecekte daha geniş rehabilitasyon imkânlarına kavuşacağı düşünülmektedir.
Sporcularda darbeye bağlı artroz gelişimi sık görülür. Artroz natürel olarak en çok kullanılan eklemlerde büyür. Özellikle önem verilmeyen ancak tekrarlanan hafif ya da şiddetli darbeler ile ters hareketler eklemleri zamanla yıprandırır. Tenisçilerin tipik artrozu dirsek ağrısıyla ortaya çıkar. Bu artroz golf oyuncularında da görülebilir. Ayak eklemlerinin artrozu atletlerde, bisikletçilerde yaygındır ve Aşil kirişi ile ayak tabanında ağrılarla izler. Bisikletçilerde hastalığın en çok görüldüğü bölgeler omurga, diz ve bileklerdir. Diz ekleminde artroz futbolcularda, bilekte artroz ise boksörlerde daha yaygındır. Futbolcularda top sürmeye bağlı olarak büyüyen ve üst baldırda ağrılarla izleyen kalça artrozu oldukça tipiktir. Araba ve motosiklet sporlarıyla uğraşanlarda ve su kayakçılarında omurga artrozu yaygındır. Disk, çekiç ve cirit atanlarda ise hastalık öncelikle omuzlarda ve dirseklerde ortaya çıkar.